Evlenmeye Dair 1)Evlenme 2)Evlenmede İslâmın hükmü 3)Evlenmede Tercih Hakkı 4)Evlenme neden gereklidir? 5)Evlenmenin zaruri ve men olunduğu durumlar 6)Yetişkin kız ve erkeklerin evlendirilmeleri 7)Evlilikde yaş sınırı «İçinizden evli olmayanları evlendirin. Eğer fakir iseler, Allah-u Taâlâ onları kereminden zengin kılar.» - Nur sûresi, âyet 32 - Peygamberimiz (S.A.S) buyuruyor ki: «Kişi, evlenmekle dininin yarısını tamamlamış olur, diğer yarısı için de Allah'dan korksun.» (Miskat ül- Mesâbih)
İslam’da Evlilik ve Aile Hayatı - Abdullah Aydın (İKİNCİ BÖLÜM)
-
aysyzgije
12 years ago
- EVLENMEDE İSLÂMIN HÜKMÜ
«Allah'a eş koşan kadınlarla iman etmedikçe evlenmeyiniz. îman eden bir cariye hoşunuza giden müşrik bir kadından daha hayırlıdır, îman etmiş bir kadını, iman etmedikçe Allah'a eş koşan erkeklerle evlendirmeyiniz. Mü'min bir köle hoşunuza giden müşrik bir kuldan daha hayırlıdır. Onlar sizi Cehenneme çağırırlar. Allah ise sizi kendi iradesiyle Cennet ve mağfirete çağırmaktadır.»
Bu âyette evlenecek olan kadın ve erkek arasında eşitlik ve denklik olması gerektiği ileri sürülmektedir. İslâm hukukunda bu konuda kadının lehine bazı kayıtların var olduğu göze çarpmaktadır. Kadın veya velisi, damat olacak olan erkekte bazı şartlar arayabilir. Denklik ve eşitlik sağlayacak olan bu kayıtların ne olacağı konusu İslâm alimlerinin ayrı ayrı görüşler ileriye sürmesine sebep olmuştur. Mezhepler, evlenecek çiftler arasında dindarlık bakımından eşitlik ve denklik bulunmasının gerekli olduğu noktasında görüş birliği etmişlerdir. Bunun dışında bazı görüş ayrılıkları ortaya çıkmıştır. Hanefilerde; Erkeğin soyluluğunun kadından daha üstün olması şartı vardır. Hanefilere göre; Kureyş arapları kendi aralarında, diğer araplar yine kendi aralarında, arapların dışında kalanlar da kendi aralarında denktirler, evlenebilirler. Bir de erkeğin, kadının mehrini (evlenme parasını) verebilecek durumda olması ayrıca onun altı aylık veya bir yıllık nafakasını temin edebilecek malî kudrete sahip olması lazımdır. Sanatı ve mesleği itibariyle yaşadığı cemiyete göre kadının şeref ve haysiyetine leke düşürecek bir durumda olmaması gerekir. Şafiîlere göre; erkek, kadından hesap ve nesepçe, din ve ahlâkça, sanat ve hürriyet (köle olmamak) yönlerinden daha aşağı derecede olmaması icap eder. Hanbeliler de buna yakın bir görüşün sahibidirler.
Maliki'ler, bu konuda çok daha serbest düşünmüşler vs görüşlerini de sağlam temellere oturtmuşlardır. Bunlara göre evlenecek olan çiftler arasında denklik, sâdece dindarlıkla vücut ve diğer azaların eksiksiz ve kusursuz oluşunda aranır. Açıkça anlaşılmaktadır ki evlenmede denklik hakkında İslâm bilginleri ayrı görüşlerin sahibidirler. Bir kısmına göre evlenmede denklik sâdece dinde ve ahlâkta aranmaktadır. Nitekim bahsin başında sunduğumuz hadisi şerif de bunu açıkça ifade etmektedir. Çiftler arasında soy eşitliği aramaya dair olan hadisler ise ya doğrudan doğruya uydurulmuş hadislerdir, veya zayıf hadislerdir. Soyluluk meselesi dışındaki sanat ve meslek eşitliği zamana ve çevreye göre değişen bir durumdur. Bazı sanatlar vardır ki zaman ve yerine göre aşağı ve geri kabul edildiği halde diğer bir başka zaman ve yere göre ise en değer verilen bir durum arz edebilir.
Soyluluk meselesine gelince dinimiz bunu kökünden reddeder . «Şüphesiz ki sizin Allah katın da en şerefliniz takvâca en ileride olanınızdır» (1) diyen Allah kelamı insanlar arasındaki üstünlüğün sâdece, herkes tarafından elde edilmişi mümkün olan
dindarlıkta aranması gerektiğini dile getirmektedir. Yoksa Allah'tan uzaklaştıran bir soyluluğun içi boş bir söz olarak kalmaktan öte ne değeri olabilir? Bu konuda sevgili Peygamberimiz (S.A.S) de aşağıdaki hadisi şerifleriyle bize ışık tutmakt adır: «İnsanlar tarak dişleri gibi (birbirleriyle) eşittir. Hiçbir arabın arap olmayana baskın ve üstün tarafı yoktur. Üstünlük ancak takvâ iledir.» (2) «insanlar, muhakkak ki Rabbiniz birdir, babanız da birdir. Hepiniz Adem'in çocuklarısınız. Ademde toprakt andır. Allah katında en kıymetliniz ona en çok saygı göstereninizdir. Arabın arap olmayana (Allah'a saygı göstermek dışında) hiç bir üstünlüğü yoktur.» (3)
Şunu da söyliyelim. Sevgili Peygamberimiz (S.A.V.) en meşhur ve en şerefli kabile olarak tanınan Kureyş kabilesinden zeki ve güzel Kays kızı Fatma'yı bir köle âzadlısının oğlu olan Üsame ile evlendirmiştir. Ayrıca yine Hz. Peygamber (S.A.V.) devrinde Kureyş'ten Abdurrahman bin Avf'ın kız kardeşi yine bir köle âzadlısı olan Bilâli Habeşî ile evlenmiştir. Ebû Huzeyfe, kardeşinin kızı Fatma'yı kendi kardeşi Sâlîm'e vermiştir. Bütün bunlar şu gerçeği dile getiriyor:
Dinimiz sınıf ayırımı ve soysop gibi katı kalıpları kökünden kazıyıp atarak müslümanları Allah birliğinin potasında eritmek istemektedir.
(1) Hucurat sûresi, âyet : 21.
(2) Fethu'l -Kadir, c:, s: 418.
(3) Resûlüllah'ın veda hutbesinin bir fıkrasıdır.
-
aysyzgije
12 years ago
- EVLENMEDE TERCİH HAKKI
Sıcak bir alla yuvası kurmak herkesin gayesidir. Zaten ne derece mesud ve istikrarlı bir aile yuvası kurulursa, böylesine ailelerin çoğunluğu teşkil ettiği bir cemiyet, geleceğine o derece güvenle bakabilir. Böylesine mesud bir yuvanın temellerini sağlam atabilmek için, yuvanın temel taşlarını teşkil eden erkek ve kadının evlenmeden önce birbirlerini görüp tanımaları gerekir.
Evlenmede kadın ve erkeğin her biri eşini seçmekte serbest midir? Bu konuda ayrı ayrı görüşler vardır.
İmam-ı Malik ve İmam-ı Şafiî'ye göre; kadın çoğu zaman hislerinin tesiri altında kaldığından, müstakbel hayat arkadaşını seçmekte yanılgıya düşebilir. O yüzden
velisinin izni olmadıkça evlenmesi uygun düşmez.
Hanefilere göre ise; kadın, bekâr olsun dul olsun, müstakbel hayat arkadaşını seçmekte serbesttir, izni ve müsaadesi alınmadan evlendirilemez, evlendirildiği takdirde, dilerse nikâhı bozabilir.
Bu konuda iki örnek sunabiliriz.
Sevgili Peygamberimiz (S.A.V.) zamanında sahabelerden Hansa istemeyerek babası tarafından evlendirilmiştir. Dul olan Hansa Peygamberimize başvurarak durumu izah etmiş ve nikâhını bozdurmuştur. Aynı şekilde bekâr olan bir kız da Peygambere (S.A.V.) başvurmuş, Peygamberimiz (S.A.S) onu nikâhı kabul veya red konusunda serbest bırakmıştır.
Demek oluyor ki dinimiz ailenin temel taşlarını teşkil edecek olan eşlerin birbirlerini görüp tanımalarına izin vererek yuvanın sağlam temeller üzerine oturmasını şart koşmuştur. Gerçek de budur. Çünkü bir ömür boyu aynı yastıkta kocayacak olan iki insanın birbirlerini meşru ölçüler içinde görüp tanıması en normal haklarıdır.
-
aysyzgije
12 years ago
- EVLENME NEDEN GEREKLİDİR?
Evlenip aile yuvası kurmak dinimizin içtimaî (sosyal) temellerindendir. Peygamberimiz (S.A.V.) sayısız hadislerinde gücü yetenleri evlenip yuva kurmağa çağırmış ve bu teşvikin ümmetini kalabalık görmekten iftihar duyacağı sebebine bağlamıştır. Tepeden tırnağa servet ve para hırsı ile dolu olan zamanımız insanı, geçim sıkıntısı ila karşılaşır diye övünmekten çekinmekte, bazan çocuk sahibi olmaktan endişe etmektedir. Halbuki İslâmda, nikâhın meşrulaştırdığı evliliğin esas gayesi neslin devamını sağlamaktır. Bununla beraber evlilik hayatı çiftler arasında üç hususiyet taşır. Bunların ilki; erkeğin kadında maddî ve manevî bakımdan tam bir sükunet bulmasıdır. Buna aynı ölçüde kadının da muhtaç olduğu unutulmamalıdır. Kadın olsun, erkek olsun, her iki taraf birbirini tamamlar ve birbirlerine huzur ve sükun verirler.
İkincisi; çiftler arasında sevgi bağları meydana gelir.
Peygamberimiz (S.A.S) bu hususla ilgili olarak şöyle buyuruyor:
«Bu dünya varlık dünyasıdır. Onun varlığının en hayırlısı da kocasına karşı yardımcı ve itaatkâr olan kadındır. Karısı olmayan erkek de kocası olmayan kadın da ne kadar zavallıdır.»
Ve üçüncüsü; Çiftler arasını da şefkat oluşturur ki, bu sonuncusu hepsini içine alan bir incelik vs derinliğe sahiptir.
Bir âyette erkeklere hitap ederek Ulu Allah şöyle buyurur: «Kadınlar sizin için, siz de kadınlar için birer elbisesiniz.» (2)
Bunun mânâsı açık ve kolaydır. Evli çiftler birbirine örtü vazifesi görmekle cinsi arzularının açığa çıkıp kötü yollara düşmesini önlemek ve çiftlerden herbirinin diğerine muhtaç olmasından dolayı birbirlerini tamamlamak mânâsını taşır. Nitekim, «şüphe yok ki kadınlar erkeklerin dengi, benzeri ve tam bir eşidir.» (3) diyen peygamber sözü de erkekle kadının birbirlerini tamamlayan unsurlar olduğunu ifade etmiyor mu?
Demek ki insan tek başına eksiktir. Evlenerek kendisini tamamlaması gerekir. Bu bakımdan da evlenmek hayatın kaçınılmaz tabii şartlarından olmaktadır.
(1)Bakara, 187
(2)Bakara,223
-
aysyzgije
12 years ago
- EVLENMENİN ZARURİ VE MEN OLUNDUĞU DURUMLAR
Kur'anı Kerîm ve Resûlüllah'ın sünneti evliliği açık olarak öğütlemekte, emretmektedir. «İçinizden bekârları, dulları; kölelerinizden ve cariyelerinizden ibâdetli ve ahlâklı olanları evlendirin. Eğer fakirlerse, Allah onları lûtfuyla zengin kılar. Allah'ın lütfü geniştir. O, herşeyi hakkiyle bilendir.»
- Nur sûresi, âyet : 32 -
«Nikâh, benim sünnetimdir. Sünnetimle amel etmeyen benden değildir.» ( l) diyen Peygamber (S.A.V.) sözü, evliliği zarurî kılmaktadır.
Dinimiz, malî gücü yerinde olup da cinsel ilişkiye son derece istekli olan kimsenin zina işleyeceği muhakkak ise, bu durumda bekârlığı haram, evliliği farz kılmıştır. Ancak aşağıda sıralayacağınız durumlarda İslâm evliliği men eder. Bu durumlar da:
1 - Cinsel iktidarı olmayan kişinin evlenmesi, eşe zulüm olacağından haramdır. Bu durumda olan kişi evlendiğinde, kadın boşanma hakkına sahiptir.
2 - Evliliğin gerektirdiği hak ve hukuka uymayıp karısına zulüm edeceğine kesin kanaati olan kimsenin evlenmesi haramdır.
3 - Eşine zulüm edeceği konusunda şüpheli olan kimsenin evliliği ise harama yakın derecede mekruhtur.
(1) İbn-i Mace. Hn: 1846 .
-
aysyzgije
12 years ago
- YETİŞKİN KIZ VE ERKEKLERİN EVLENDİRİLMELERİ
Çocuklarını yetiştiren anne babalar onlara İslâmın ahlâkım ve Resûlullah'ın sünnetini, kızlara, karının kocasına karcı olan vazifelerini, erkek çocuklara da kocanın kanama karşı olan vazifelerini öğretmeli ve evlenecek yasa geldikleri zamanda onları münâsip bir şekilde evlendirmelidir.
Peygamberimiz (S.A.S) buyuruyor ki:
«Anne babanın çocuklarına karşı olan görevlerinden biri de onları evlendirme çağına
geldiklerinde evlendirmektir.» (1)
«Erkek ve kız çocuklarınızı evlendiriniz. Kızlarınıza ziynet olarak altın veya gümüş takınız. Onlara yeni ve güzel elbiseler giydirerek (süsleyiniz) . Beğenilmeleri ve kendilerine taliplerin çıkması için onlara hediyeler veriniz.» (2)
Yine Resûlüllah bir hadislerinde şöyle buyuruyor:
«Bir kadın dört şey için nikâh edilir.
1 - Malı için,
2 - Güzelliği için,
3 - Asaleti için,
4 - Dindarlığı için.
Sen dindar olan kızı seç ki, elini toprak tutsun.» (3)
(1) Leyâmiul-Ukûl, c: 3. j: 219.
(2) ihya et-Terğib, Fin-Nikâh, c: 2, j: 29.
(3) Buhari. K. Nikâh. 15. bab.
Evlenecek olan kadın ve erkeğin birbirlerine her cihetten denk olmasına küfüv adı verilir . Resûlullah'ın buyurduğu gibi özellikle zamanımızda kadınların dindar ve ahlâklı olanları tercih edilmelidir.
«Peygamberimiz (S.A.S) buyuruyor ki:
«Kadınlarla sâdece güzelliği için evlenmeyin. Çünkü güzelliğinin o kadını helâk etmesi mümkündür. Kadınlarla zenginliği sebebiyle de evlenmeyin. Zira malları onları azıtabilir. Ancak dindarlıklarından dolayı evlenin. Zayıf, esmer de olsa dindar bir cariye (dini zayıf güzel bir cariyeden) daha üstündür.» (1)
Bir kadını şerefi, asaleti ve zenginliği sebebiyle alan kimse hakkında Resûlullah şöyle buyurdu:
«Allah, bir kadını şerefi için nikâhlayan kimsenin zilletini, malı için nikâhlıyanın fakirliğini, güzelliği için nikâhlıyanın aşağılığını artırır. Gözünü yabancıdan sakınmak ve akrabalık hakkını korumak gayesiyle evlenirse. Allah onu aldığı kadınla, kadını da o erkekle mutlu kılar.» (2)
(1) ibn-i Mace, K. Nikâh, 6. bab.
(2) M. Zevaid. c: 4, j: 252
Babalar kızlarına uygun bir Nasip çıkınca verilmesinde ve nikâhında acele edip dinde emanet olarak duran kızını sahibine, verip zamanında yerleştirmeli ve üzerinden sorumluluğu atmalıdır. Zamanımızda birçok kimseler ne yazık ki, kızlarına, uygun bir talipli çıktığı halde gösterişe, unvana ve mevkie aldanarak kızlarını verecekleri kimsenin amir, memur ve zengin bir kimse olmasını istiyor ve boşuna bekletip duruyorlar da nihâyet hem kendileri ve hem de çocukları, çeşitli felâket ve belalara maruz kalıyor. Kızları başka yabancı bir erkekle buluşur, dolaşır ve böylece ailesini rezil eder, yahut ta kendine göre bir talipli çıkmadığı için yaşlanarak evde kalır. Resûlullah şöyle buyurdu:
«Din ve huyundan memnun olduğunuz bir kimse kızınıza talip olursa kızınızı ona veriniz. Bunu yapmazsanız yeryüzünde fitne ve büyük bir fesat çıkar.
Ashâb sordular ki:
- Ya Resûlallah, isteyen kimse fakirse yahut soysuz yani asaleti olmayan bir kimse ise (ne yapalım?)
Resûlullah buyurdu ki:
- «Size dindar ve güzel huylu bir kimse kız istemeye gelirse kızınızı onunla evlendirin». Resûlullah bu sözlerini üç kez tekrarladı.» (1)
(1)et -Tac, c: 2 s: 284.
Zenginliğe, mevki ve makama önem vererek kızını din ve imanından habersiz fâsık bir kimseye verecek olursa kızının hem dünya ve hem de ahiretteki saâdet ve selâmetini yıkmış olacağından, o kimse kızını manen katletmiş demektir. Resûlullah böyle kimseler hakkında şöyle buyuruyor:
«Kızını fâsıklardan biri ile nikâhlıyan kimse üzerine her gün bin defa lânet yağar. O kimsenin ameli Sema'ya (Allah'a) yükselmez. Onun duasına icâbet edilmez ve yapmış olduğu farz ve nafile ibâdeti kabul olmaz.»
Çocukların evlendirilmeleri hususunda anne babadan başka akrabalar üzerine düşen önemli vazifeler vardır. Çünkü buluğ çağına eren çocukların bütün ömürleri boyunca mutlu bir aile yuvasına sahip olmaları, din, iman, haysiyet , şeref ve iffetle yaşamaları, hem dünyada ve hem de ahiret saâdetine kavuşmaları, anne baba ve yakınlarının evlenecekleri zaman ve evlendirecekleri kişiyi iyi tesbit etmelerine ve bu husustaki gayretlerine bağlıdır.
Anne babalar evlendirmekle çocuklarına karşı ifa edecekleri en son vazifeyi yerine getirirken enine boyuna düşünmeli ve alacakları veya verecekleri kimseleri sormadan ve araştırmaları gerekir. Bu görevi yerine getirmedikleri takdirde yavrularının hem maddî ve hem de manevî üzüntülere, çeşitli felâketlere düşmelerine sebep olacakları için bu mes'uliyeti yüklenmiş olur.
Evlenmede kız çocuğunun durumu erkeğe göre daha farklı ve daha önemli bir durum arz eder. Çünkü boşanmak yani talak dinen erkek üzerindedir. Hele şimdiki devirde bu hususa çok önem verilmeli ve gereken dikkat gösterilmelidir.
Anne ve babalar çocuklarını evlendirirken meslek, kabiliyet niyet ve isteklerini nazarı dikkate alıp ona göre hareket etmelidirler. Zira gerek kız ve gerekse erkeklerin kabiliyet ve arzları çeşit çeşittir. Bu hususlar göz önünde bulundurulmazsa sonu pişmanlık olur.
-
aysyzgije
12 years ago
- ÇOCUKLARI KÜÇÜK YAŞTA EVLENDİRMENİN SAKINCALARI
Çocukların evlendirilmesinde anne ve babaların göz önünde bulundurmaları gereken esaslardan biri de çocukların yaşlarıdır. Çocukların akıl baliğ oldukları yaşlarda evlendirilmeleri her ne kadar mümkün ve caiz ise de çok küçük yaşta evlendirilmeleri birçok bakımdan sakıncalıdır.
Küçük yaşta iken evlendirilen bir çocuk, tahsil yapmaktan, büyümekten istikbalini garanti altına alacak bir sanatı öğrenmekt en mahrum olur.
İmam-ı Azam bu sebeble talebesi olan imam Ebû Yusuf'a vasiyetinde şunları söylüyor:
«İlim okumadan, muhtaç olduğun şeyleri temin etmeden evlenme. Önce ilim öğren ondan sonra da helal yoldan mal kazan, en sonunda da evlen.»
Küçük yaşta evlenen bir çocuk İslâmda aile ve kadın haklarının neler olduğunu, kadın idaresinin Nasıl yapılacağını ve Resûlullah'ın «Hepiniz çobansınız ve hepiniz çobanlığınızdan mes'ulsünüz» hadisindeki çobanlığın neler olduğunu bilemeyip kadını idareden aciz kalacağı için ailesiyle geçimsizlikler, kavgalar baş gösterir. Bu meşakkat ve zorluklar ta boşanmaya kadar gider.
Daha küçük yaşta evlendirilen kız ve erkek çocuklar, kadın ve erkek arasındaki ilişkilerin ve münâsebetlerin Nasıl olacağını bilemediklerinden cinsel yönden birbirlerini tatmin edemiyecekleri için çeşitli huzursuzluklara ve geçimsizliklere meydan vermiş olurlar. Ayrıca küçük yaşta evlendirilen kızlar zor doğum yaptıktan gibi onlardan doğan çocuklar da bedenleri itibarıyla daha zayıf olurlar.
Erkek, daha yaşı küçükken evlendirildiği zaman evlenmekten esas gayenin ne olduğunu bilmediği için kendisini şehevî isteklerine esir ederek cinsî münâsebette aşın gider ve böylece kısa zamanda bedenen zayıf düşer ve çeşitli hastalıklara yakalanır. Gençlik çağında tahsil yapması, istikbalini kazanması, nefsini terbiye etmesi ve hayatın acı tecrübelerine mukavemet edecek güce ulaşması gerekirken sâdece şehevî arzularına teslim olan bir biçare olur. Bu ifade etmeye çalıştığımız şeyler kız ve erkeklerin daha küçük yaşta evlendirilmelerinin doğurduğu acı sonuçlardır. Bunun için anne ve babalar bu hususta gâyet dikkatli davranmalı ve çocuklarını evlendirecekleri zamanı çok iyi tespit edip onların hem bedenen ve hem de fikren olgunlaşmalarına zemin hazırlamalıdırlar. Evlilikte yaş sınırı: Erkek ve kadınların evliliklerinde tavsiye olunan yaş sınırı erkekler için 22-25 kadınlar için 18-22 arasında ise de, bu iklime, çevreye ve kadınla erkeğin durumuna göre değişir. Bu sebebledir ki evlilik için kesin bir yaş sınırı konulmamıştır.
-
Kurtoy
12 years ago
- Aysyzgije dos goryan welin bu dini mowzuga menzeya okayyn diyip nace seretdip dursamam atlaryndan bashga hic sozunede dushunmedim gayrat etde dos temany perowot edip yasana men dine turkmen dilini bilyan
Hi bolmada gysgaca bolsun yone manyly bolmanda manysyz yone oz dilmizde bolsun ( gaty gormeshek yok...)
-
nlo
12 years ago
- name üçin bu taya yene türk dilinden din hakda yazyanayz.öz dilimiz bar ahyry .hatda bu yazgylar türkmen diline terjimede edilen.gayrat edin.onsanam abdullah aydın kim.din hakda yazsanyz ya arapça yazyn yada öz ene dilimizde yazyn .ullakan hayyşt sizden.
-
Yzganttm
12 years ago
- Nlo aga menem go$ulýan oñarsañyz öz dilimizde ýazjak bolaýyñda... Menä dü$ünemogam ýöne bärde gep dü$ünmezlikde däl... Elbetde öz ene dilimizi kemsitýän ýaly...
-
aysyzgije
12 years ago
- men beyleki temalarymda-da aydyshym yaly, men barik goyyan temalarym oz shahsym uchin goylan. Telefondan girip okamak uchin. Talyplar.com-da birnace mun tema bar, girin-de okaberin, men achyan shujagaz temalarym size bowet bolanokmyka diyyan.
bu kitabyn turkmencesi barmy yokmy, bilemok, meni ol gyzyklandyranogam. meni, menin ozum dushuner yaly kitaplar gyzyklandyryar.
turkmen dilini kemsitmek yaly dushunje sizin toslamanyz.
Abdullah Aydin barada internede gir-de okap goray.
-
aysyzgije
12 years ago
aysyzgije dos goryan welin bu dini mowzuga menzeya okayyn diyip nace seretdip dursamam atlaryndan bashga hic sozunede dushunmedim gayrat etde dos temany perowot edip yasana men dine turkmen dilini bilyan
kitaby ozumem yakynda tapdym, oylenmegin ugrunda bolamson, kitabyn ady unsumi chekdi, we okap bashladym. okan yerlerim gaty gyzykly eken, hakyky musulman durmushy, mashgalasynda edilmeli ahli zatlar gowy dushundirilen. nesip bolsa turkmen diline terjime etjekler tapylar, ya eyyam bardyram. menin terjimecilikden kan bashym chykmanson. saglygyn.
hi bolmada gysgaca bolsun yone manyly bolmanda manysyz yone oz dilmizde bolsun ( gaty gormeshek yok...)
kurtoy | 2012-06-08 01:41:39
-
hakykygyz
12 years ago
- Aysyzgije agza bir oglan bir gyza oylenmek u.n ol oglan alladan ant ichyan men sana oylenjek
diyip ol gyza soz beripdir a bu mahal bolsada allap gezip yormush belki shu yagday barada okan kitabynyzda bardyr
shony aytsanyz minnetdar bolardym
-
Ayyuzli
12 years ago
- Hakyky gyz,gaty gorme welin sho soragy cyndan gyzyklanyp soradynmy?cynym gaty gormejek bol.ozun mantyk goryanmi sho soragda?birinjiden-a, yalanyn ya-da yalan yere ant icmegin gowy daldigini bilmek ucin hic hili dini kitap gerek dal.ikinjidenem,aldanyp yorlendigini bilibem gatnashyklaryny dowam edyan bolsa sho gyzyn ozi "su meyilli gurbagadyr"
Dogry,sen menden soranok ony, yone sana hic hili gelishmedi shol sorag. Adyny okamda bashga zatlar tama edipdim senden.gownune degesim gelenok,degayen bolsamam bagyshla!
-
hakykygyz
12 years ago
- Sag bol dushundim
-
1merdan
12 years ago
men beyleki temalarymda-da aydyshym yaly, men barik goyyan temalarym oz shahsym uchin goylan. Telefondan girip okamak uchin. Talyplar.com-da birnace mun tema bar, girin-de okaberin, men achyan shujagaz temalarym size bowet bolanokmyka diyyan.
b o l ý a r, indi hökman göz öňüne tutarys, bu mowzugyň başynda ýazlan bolandady belki......
-
syrlyalem
12 years ago
- agzalar size dushuner yaly dal,derdiniz namay sizin?dil meselemi bar derdiniz?turkmen dili depelenyanligimi?eger sheyle bolsa name uchin yurdumuzda durli durli dil merkezler,kurslar,hatda yorite uniwerstetler bar?name uchin bashga dilleri owrenilyar?name uchin bu zatlara garshy chykanyzok?yurdumuzda bashga dilde gurlemek,ya yazmak,yada owrenmek garshylygy yok,her kiminem oz hukugy bar islan dilini ulanmaga,kop halatlarda dini temalarda sheyle chekeleshikler bolya,sizin derdiniz dil meselesi dalde dini meseleler,ah ynsanlar bary yogy iki gun yashayanyz dunyade bir dogulmak bar birem olmek,shu iki guni hem dogry yashanda baky dunyade hasap bereninizde hich bolmasa yennillik gorersiniz,aysyzgije sanada minnetdar,allah razy bolsun,garshy chykjaklar bolsada,goldajaklaram tapylar...
-
1merdan
12 years ago
- syrlyalem agza dogry aýtýaň, aý ýöne maňa meňzeş patduk-putdyk edip okap soňňurragyna ýetýär welin, seň üçin däl şahsyn özüm üçin diýen ýazgyny okap amanat komnata giren ýaly bolýada:-D, aý onam aýsyzgije aga bize görä gowy bilýändirle elbetde bu zatlary
aysyzgije 12 years ago- EVLENME
İslâmiyet, kadın olsun erkek olsun, birinin diğerine karşı kuvvetli bir arzu duyduğunu kabul etmekte ve bilhassa bunu titizlikle bildirmektedir. Bu birbirini arzu etme yaratılıştan gelme kuvvetli duygudur. Normal olan insanların bu arzudan uzak kalmaları düşünülemez.
Sa'd bin Vakkas (r.a.) anlatıyor:
- Osman bin Mauz'ûn dünyadan, kadınlardan el etek çekmek istiyordu. Bunun için Hz. Peygambere (S.A.S.) başvurarak izin talep etti; o da izin vermedi. Eğer izin verseydi biz de kendimizi hadım yapardık. (* )
(*) et-Tac, c:2, s:279.
Abdullah b. Ömer anlatıyor:
- Bir sahabî, Allah'ın Resûlüne geldi ve şöylece izin istedi:
«Ya Resûlüllah! Hadımlaşmama izin ver (ir misiniz?)»
Resûlüllah (S.A.V.) şöyle buyurdu:
«Benim ümmetimin hadımlaşması, (gündüz) oruç tutmak, ve (gece de) namaz kılmakdır.»
Görülüyor ki, cinsel haramlardan korunmak için hadımlaşma yerine oruç ve namaz tavsiye olunmaktadır.
Kur'an der ki:
«Kadınlara, oğullara, yığın yığın biriktirmiş altın ve gümüşe, otlakta gezen atlara, (deve, sığır, koyun, keçi gibi) hayvanlara, tarlalara tutkun bir sevgi ile bağlanan insanlar için süslenip bezenmiştir. Halbuki bunların hepsi geçici, dünyalık servetlerdir. Varılacak yerlerin en güzeli ise Allah katındadır.»
- Ali İmran, 13 -
Bu âyette açıkça gözler önüne serilmektedir ki insanoğlunun kesin bir ihtirasla bağlı bulunduğu dünyalıkların basında kadın gelmektedir. Kadın için de erkek herşeyin başındadır. Kadınla erkeğin birbirine karşı beslediği bu cinsî arzu, kötü ve çirkin değildir. Tersine bu bilgiler, normal ölçüleri aşmadığı sürece iyi ve güzeldir de. Çünkü İslâmiyet insanoğlunu iyi ve kötü yaratılış icap ve zaruretleriyle birlikte olduğu gibi kabul etmiştir. Onun zarurî ve kaçınılmaz ihtiyaçlarını bir yana bırakarak onu melekleştirmek iddiasında değildir. Bu ihtiyaçları bayağılaştırıp onu hayvanlaştırmak niyetinde de değildir. İslâmiyet, insanoğlunun hem bedenî hem de ruhî bütün ihtiyaçlarını Allah'a yükselen bir gayeye yönelterek yerine getirmek arzusundadır. Açıkçası dinimizin gözünde mal ve servetler, arzu ve istekler, herşey Allah'a vardıran yola hizmet ettiği kadar değer kazanır. Peygamberimiz (S.A.S) kadın konusunda yukardan beri sözünü ettiğimiz hususu veciz bir şekilde dile getirmiştir: «Dünya, bir geçici mal ve servetlerden ibarettir. Bu mal ve servetlerin hayırlısı kadındır.»(1)
«Âşık olup da namusunu çiğnetmeyerek ve aşkını gizliyerek ölen kimse şehiddir.»(2)
Demek ki kadın gereklidir, ama İslâmın çizdiği ölçü ve sınırları aşmamak şartıyla ona değer verilmelidir.
Yüce Allah Kur'anı Kerim'de, Hz. Yusuf'un bütün imkânlar mevcut iken Zeliha'ya yaklaşmamasını övmekte ve şehvet hususunda şeytan ile yapılan bu mücahdeyi herkes için örnek teşkil etmiştir.(3)
Çok yakışıklı bir delikanlı olduğu söylenen Süleyman b. Yesar diyor ki:
«Bir gün hanımın biri yanıma gelip yakınlık istedi. Kadını reddettim ve ondan uzaklaştım. O gece rüyamda Yusuf'u (A.S.) gördüm. Ben kendisine:
«Sen Yusuf musun?» diye sordum.
O da:
«Evet, ben azmeden Yusuf, sen de azmetmeyen Süleymansın.» dedi.
Peygamberimiz (S.A.S.) buyuruyor ki:
«Bir zamanlar üç arkadaş yola çıktılar. Akşam oldu, bir mağaraya girdiler. Mağaranın ağzına bir taş düştü çıkış yolunu kapadı. İçerde kalan üç arkadaş kendi aralarında «Yapmış olduğumuz iyi amellerle Yüce Allah'a yalvarmaktan başka hiç bir kuvvet bizi buradan çıkaramaz.» dediler ve birincisi dua etmeye başladı:
«Allahım, bilirsin çok yaşlı bir anne ve babam vardı. Akşamları onların yemeğini yedirip ihtiyaçlarını görmeden önce hiç bir kimseye bakmazdım. Bir akşam ot ve ağaç toplamak için gittiğim merada geciktim. Vaktinde yetişemediğim için onlar uyuya kalmışlarda Akşam içecekleri sütü sağdım. Onları uyur bulduğum için onlardan önce ailemin diğer fertlerine yedirmeği uygun bulamadım. Elimde sütleri, baş uçlarında sabaha kadar bekledim. Oysa çocuklar ayaklarıma dolanıp süt istiyorlardı. Sabah olunca ana babam uyandılar, sütlerini içirdim sonra diğer işlerime baktım. Allahım, bunu senin rızan (hoşnutluğun) için yaptım. Şâyet rızana uygun düştüyse bizi bu taştan kurtar.» dedi. O anda taş biraz kaydı ve bir ışık deliği açıldı. Ancak çıkmak için yeterli değildi, ikincisi: «Allah'ım, amcamın çok sevdiğim bir kızı vardı. Onunla münâsebet kurmak istedim fakat kabul etmedi. Bir yıl kıtlık olup darda kalınca bana geldi. Ben de bana teslim olması şartıyla yüzyirmi altın verdim. Tam temasa geçeceğim sırada: «Allah'tan kork, nikâhsız olarak mührü bozma» dedi. Bu sözü üzerine ben de çok sevdiğim halde ona yaklaşmaktan vazgeçtim. Allah'ım, bunu senin rızan için yaptım. Eğer rızana uygun ise bizi buradan kurtar» dedi. Taş biraz daha açıldı fakat yine açıklık, çıkmaları için yeterli değildi. Üçüncüsü:
«Allah'ım ben ücretli işçi çalıştırır ve ücretlerini öderdim. Ancak bir tanesi ücretini azımsayıp almadı. Ben de onun parasını değerlendirdim onun namına çoğaldı. Aradan uzun bir süre geçtikten sonra adam geldi ve hakkını istedi. Ben de: « işte şu gördüğün deve, inek, koyun ve köleler senindir. Al götür.» dedim. Adam inanmadı. «Benimle alay mı ediyorsun. .Hakkımı ver» dedi. Ben «Hayır alay etmiyorum. Bu mallar senin yevmiyenden meydana gelmiştir. Al götür» dedim. Adamda hepsini alıp götürdü. Allahım bu işi rızan için yaptım. Eğer rızana uygun düştüyse bizi buradan kurtar.» dedi. Ve taş kayıp kapı açıldı. Onlar da yollarına devam ettiler.» (*) Görülüyor ki en büyük fazilet, Allah için günahlardan vazgeçmektir.
(1) Müslim, c: 2, s: 1090
(2) Keşfu'l hafâ, c: 2. s: 263.
(3) Bak; Yusuf . 23-24.
(*) Buhari, K. Büyü, bab: 12, c: 3, s: 51.