Kadının Ailedeki Görevleri 1)Kadının görevleri 2) Kadın kocasının hizmetini seve seve yapmalıdır 3) Kadın kocasını beğenmemezlik edemez 4) Kadın kocasını tenkid edemez 5) Kadın kocasının cinsi münâsebet isteğine uymalıdır 6) Kadın israftan sakınmalıdır 7) Kadın kocasından kendisini boşamasını istememelidir 8) Kadın kocasının izni olmadan dışarı çıkamaz 9) Kadın kocasının izni olmadan nafile ibâdet edemez 10) Kadın hocasının hoşlanmadığı kimseyi eve sokamaz 11) Kadın kocasının yakınlarını ziyarete gitmelidir. 12) Kadın misafirperver olmalıdır 13) Kadını yabancı erkeklere bakmamalı ve konuşmamalıdır 14) Kadın mahremi olmayan evde soyunmamalıdır 15) Kadın evinin işlerini yapmalıdır Yüce Allah buyurur ki: «Erkeklerin kadınlar üzerinde meşru hakları olduğu gibi, kadınların da erkekler üzerinde (yine meşru olan) bir takım hakları vardır. Şüphesiz Ulu Allah galip ve hükümleri yerli yerinde olandır.» - Bakara, 37 - Peygamberimiz diyor ki: «Hepiniz çobansınız ve her biriniz sürünüzden (idareniz altındakilerin hareketlerinden) sorumlusunuz. Halkın çobanı olan devlet adamı, milletin refah ve saadetinden sorumludur. Erkek, aile fertlerinin çobanıdır. Kadın da hem kocasına (ve hem de Allah'a karşı) bu konularda sorumludur. Köle efendisinin malının çobanıdır. Şu halde bu malın sorumlusudur. Gözünüzü açınız. Hepiniz birer çobansınız ve sürülerinizden sorumlusunuz.» - Buhari -
İslam’da Evlilik ve Aile Hayatı - Abdullah Aydın (BEŞİNCİ BÖLÜM)
-
aysyzgije
12 years ago
- KADIN KOCASINI BEĞENMEMEZLİK EDEMEZ
Kadın, hiçbir zaman güzelliği ile kocasına karşı övünemeyeceği gibi kocasının yaradılıştan veya sonradan arız olan bir noksanlığından dolayı da azarlayamaz ve bu noksanlığını başına kakamaz. Çünkü onun şeklini beğenmemek onu beğenmemek değil, onu yaradanı beğenmemektir. Zira onun kendi yaradılışında herhangi bir etkisi ve müdahalesi olamaz. Bu sonu felaket olan büyük günahlardandır. Kadın kocalının çirkinliğini yüzüne vurursa veya onun herhangi bir noksanlığını ve beceriksizliğini açığa vurursa bu erkeğin kalbini kırar ve onu son derece üzer. Zira izzeti nefsine dokunulmuş ve manen yıkılmıştır. O andan itibaren erkeğin kalbinde karısına karşı bir nefret hissi uyanmaya başlar. Bu his zamanla gelişerek ailede huzursuzluğun kaynağı olur. Nihayet karı-koca boşanmak mecburiyetinde kalırlar. Bu sebepledir ki, kadın her zaman için sabırlı olmasını bilmeli, Allah'ın takdirine rıza gösterip kocasına karşı edep ve nezaketinde, itaat ve sevgisinde kusur etmemelidir.
-
aysyzgije
12 years ago
- KADIN KOCASINI TENKİD EDEMEZ
Kadının görevlerinden biri de, kocasını küçük düşürecek hareket ve davranışlardan sakınmaktır. Kadın kocasına karşı dışarıda olsun, evinde olsun daima iyi muamele etmeli terbiyesini ve nezaketini bozmamalıdır. Arkadaşlarının veya akrabalarının yanında olsun, evin içinde olsun, kadının kocasını tenkit etmesi, kocasını son derece üzer ve kalbini kırarak moral diye bir şey bırakmaz. Sonuçta da kadına karşı kocasında nefret hissi oluşur. Kadının bu çeşit hareketlerden sakınmasında aile huzuru bakımından büyük faydalar vardır. Yine kadın, gerek anne babasından kalma ve gerekse kendi mal ve kazancı olsun, bundan ötürü kocasını asla azarlayamaz. Kadın, hiç bir zaman kocasına: «Senin bir şeyin yok. Benim şu kadar malım ve param var» dememeli, kocasını küçültmekten sakınmalıdır.
Hz. Hatice, Resûlüllah ile evlenince bütün malını mülkünü hatta canını ona teslim etmiş ve bunu yaparken Allah 'ın rızasını umduğundan, hem dünyada hem de ahirette saadet ve selamete ermiştir.
Peygamberimiz (S.A.S) buyuruyor ki:
«Allah bana Hatice'den daha hayırlı bir zevce vermemiştir. Bütün insanlar bana inanmazken o inandı. Herkes beni yalanlarken o doğruladı. İnsanlar benden kaçtıkları bir zamanda o bana malıyla destek oldu. Allah bana başka kadınlar değil ondan çocuk ihsan etti.»
Bu sebepledir ki, her müslüman kadını Hz. Hatice'nin ahlâkını kendine örnek almalı ve kendisinin kocasına karşı olan hareket ve davranışlarını ona göre ayarlamalıdır. Bir kadın şahsi mallara sahib ise veya terzilik, dokumacılık ve buna benzer işler yaparak kazandığı paraları var ise ve bunu ailede Allah rızasını umarak ortaklaşa harcayacak olursa, o kadın Allah katında mükafata nail olur ve aynı zamanda kocasının sevgisini kazanmış olur. Böyle bir evde de bolluk, bereket, huzur ve saadet olur.
-
aysyzgije
12 years ago
- KADIN KOCASININ CİNSÎ MÜNASEBET İSTEĞİNE UYMALIDIR
Malumdur ki, kadın kocasının bütün emirlerine itaat etmekle mükelleftir. Diğer hususlarda olduğu gibi cinsî münasebet hususunda da kocasını anlayışla karşılamalı ve önemli bir özrü dışında kocasının her davetine icabet etmelidir. Kocasının isteklerini yerine getirmeli ve yatağından kaçma cihetine gitmemelidir. Zira kadınların bu husustaki görevleri çok önemlidir.
Peygamberimiz (S.A.S) buyuruyor ki:
"Kadın ocak başında bile olsa kocasının davetine icabet etmelidir.»
Resûlullah bu hususta ihmalkâr davranan kadınlar hakkında şöyle buyuruyor:
«Bir kimse karısını yatağına dâvet etse ve kadın da meşru bir mazereti olmadığı halde yatağına gitmez ve kocası da ona dargın olarak sabahlarsa, melekler o kadına sabaha kadar lânet ederler.»
Başka bir rivayette:
«Kadın kocasının yatağına gidene kadar şeklinde gelmiştir.» (1)
(1) Buhari, c: 6, s; 150,
Peygamberimiz (S.A.S) buyuruyor ki:
«Nefsim kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki, bir adam karısını yatağına dâvet eder de kadın bu davete uymazsa bütün semalara emreden Allah, kocası razı olana kadar o kadına dargın olur.»
Resûlullah bu hadisleriyle zevciyet hukuku hususunda kadınların vazifelerinin ne kadar önemli olduğunu bildiriyor ve bu vazifeyi ifa etmeyenlerin cezalarının ne derece ağır olduğunu ifade ediyor.
Kocasını seven müşfik bir kadın kocasını memnun etmenin yollarını bulur. Evliliğin en güzel ve sevimli yanı kadının kocasının nelere ihtiyaç duyduğunu hissedip O'nu memnun edecek yolları aramasıdır. Kocasını haramdan korumak isteyen kadın onun cinsî ihtiyaçları hususunda faal olmalıdır. Aşk oyunlarına dalmak suretiyle kocasına sevginin en üstününü sunmalı O'nu tatmin etmesini bilmeli.
-
aysyzgije
12 years ago
- KADIN İSRAFTAN SAKINMALIDIR
Bilindiği gibi dimimiz israfı yasaklamıştır. Bu sebepledir ki, kadın kocasının kazanmış olduklarını saçıp savurmamalı gereksiz harcamalar yapmamalıdır. Kanaatkâr olmalı ve kocasını güç yetiştiremeyeceği harcamalar yapma yoluna gitmemelidir. Bilmelidir ki, kocasının malını israf etmek demek kendisinin ve çocuklarının malını israf etmek demektir.
Peygamberimiz (S.A.S) buyuruyor ki;
«Bereket yönünden kadınların en hayırlısı geçimi (idaresi) en kolay olanıdır.»
Eğer kadının kocası aşırı denilecek derece cimri olursa ve çoluk çocuğunu geçindirecek şekilde nafaka vermezse kadın gizlice kendine ve çocuklarına yeter derecedeki miktarı kocasının malından alabilir, Ebû Süfyan'ın karısı Hint Resûlullah'a gelerek:
"Yâ Resûlullah Ebû Süfyan çok cimri bir kimsedir. Bana ve çocuklarıma yetecek derecede nafaka getirmiyor. Onun malından gizlice almamda mahzur var mı?» diye sordu.
Resûlullah da:
«Örfe göre sana ve çocuklarına yetecek kadarını al.» buyurdu. (.)
(*) Buhari.
-
aysyzgije
12 years ago
- KADIN KOCASINDAN KENDİNİ BOŞAMASINI İSTEMEMELİDİR
Önemli bir mazeret olmadıkla, kocasıyla geçinebilme imkanları varken, ufak tefek huzursuzluklar için kadın kocasından kendisini boşamasını talep etmemelidir. Böyle bir istekte bulunmak kurulu aile düzenini yıkmaya çalışmak olur. Kadının zaruret halleri olmadan boşanmaya kalkması ya başka bir erkekle olan ilişki sebebiyle yahut ta düşünmeden verilen bir karar sebebiyle olur ki, bunların birincisinde kocasına ihanet etmiş olduğu için hainedir. İkincisinde de iyice düşünmeden karar verdiği için pişman olur. Kadın olsun erkek olsun boşanma hususunda çok dikkatli olmalıdırlar.
Çünkü Resûlullah (S.A.S.) şöyle buyurmaktadır:
"Meşru bir sebep olmadan kocalarından boşanmak isteyen kadınlar ile gönlünü başka bir erkeğe verdiği için kocasıyla olan sevgilerini kesen kadınlar münafıkların ta kendileridir." (1)
"Meşru bir mazeret olmaksızın kocasından boşanmak isteyen bir kadına cennet kokusu haramdır." (2 )
(2) Mişkatü'l-Mesabih, c:2, s:209 .
"Evleniniz boşanmayınız. Çünkü Allah nefislerine olan düşkünlükleri sebebiyle boşanan erkek ve kadınları sevmez." (3)
(3) El-Cessas, Ahkâmu'l-Kur'an, c:2, s:110 .
"Evleniniz, fakat boşanmayınız. Zira talak (boşanmakta) arş titrer." (4)
(4) Binbir hadis, S.133.
Bir ailede erkek şayet evliliğin artık süremeyeceğini ve geçimin imkansız hale geldiğini gördüğü taktirde evliliği sona erdirebilir ve böylece boşama hakkını kullanabilir. Eğer kadın da geçimin imkansız olduğunu görür se ve boşanmak isterse malının tamamını veya bir bölümünü kocasına bağışlamak şartıyla kocasından kendisini boşamasını isteyebilir. Bu hususta kocasıyla anlaşmaya varırsa boşanma muteberdir ki buna (Hûl'u) adı verilir.
Ashab'dan Sabit b. Kays'ın karısı Resûlullah'a gelerek:
- Yâ Resûlullah, kocamın huyundan ve dindarlığından bir şikâyetim yok. Fakat nedense onu sevmedim. Bir müslüman olarak kocama nankörlük eden bir kadın olmak istemiyorum. (Yani ona olan vazifelerimi yapmakta kusur edeceğimden korkuyorum) dedi.
Resûlullah sordu ki:
- Onun sana mehir olarak verdiği bahçeyi tekrar ona vermeye razı olur musun?
O da:
- Evet, diye cevap verince Resûlullah kocasını çağırarak "Bahçeyi kabul et ve o kadını boşa" buyurdu. (*)
(*) Neylü'l-evtar, c: 6, s:260 (Buhari).
Kadın ancak şu durumlarda kocasına itaat etmeyebilir.
1- Kadın yanında mahremi (oğlu, kardeşi v.s.) bulunması halinde, kocası izin vermese de hacca gidebilir. Çünkü bu farzı ayındır ve koca hakkı farzı ayından önce olamaz.
2- Bir kadının babası tedavi olmayacak şekilde ölüm hastalığına yakalanmış olsa babası gayri müslim bile olsa kocasından izin almadan babasının hizmetinde bulunabilir.
3- Kocasının öğretemediği hacete mebni meseleleri öğrenmek istediği zaman tesettüre riayet etmek şartıyla ilkin meclise gidebilir.
-
aysyzgije
12 years ago
- KADIN KOCASININ İZNİ OLMADAN NAFİLE İBÂDET EDEMEZ
Kadın kocasının izni olmaksızın nafile oruç tutamayacağı gibi başka nafile ibâdet de yapamaz. Ancak farz ibadetleri yapabilir.
Peygamberimiz (S.A.S) buyuruyor ki:
"Kocası yanında olan bir kadının kocası razı olmadan nafile oruç tutması helâl olmaz."
Hanefi imamları "Kocası yanında olan kadının kocasının izni olmadan nafile oruç tutması haramdır" dediler. Şafi imamlarından bazıları ise "Mekruhtur" demişlerdir. Hadislerde görüldüğü gibi bir kadın yanında duran kocasından izin alır, yoksa kocası seferde olan bir kadının kocasının müsaadesini alması şart değildir. Nafile oruç tutabilir.
Günün birinde Resûlullah'a (S.A.S.) huzuruna gelen bir kadın kocasından şikâyet ederek:
- Kocam Safvan, oruç tuttuğum zaman orucumu bozduruyor. Namaz kılınca da dövüyor, dedi.
O anda mecliste bulunan Safvan onun sözlerini cevaplandırarak:
- Yâ Resûlullah, o namaz kılarken iki sure okuyor, ben de iki sure okumasını yasakladım, dedi.
Bunun üzerine Resûlullah (S.A.S.):
"Bir sûre okusaydı da yeterli olurdu" buyurdu.
Safvan konuşmasına devam ederek:
- O devamlı oruç tutmak istiyor. Ben ise gencim. Fazla sabredemedim, dedi.
Resûlullah da :
"Kocasının izni olmadan kadın nâfile oruç tutmasın" buyurdu. (*)
Öyle ise farz ibadetlerini ifa eden kadın yapacağı nafile ibadetler kocasına itaatine engel olmamalıdır. Eğer nafile ibâdet edecek olursa kocasından izin alması gerekir.
(*) Mişkât ûl-Mesâbih, c:2, s:206.
-
aysyzgije
12 years ago
- KADIN KOCASININ HOŞLANMADIĞI KİMSEYİ EVE SOKAMAZ
Kadın kocasının izni olmadan erkek olsun kadın olsun kocasının sevmediği bir kimseyi evine sokamaz. Bu hak kadına verilmemiştir. Bunun sebebi kötü düşünce ve kıskançlıkları gerektireceğinden.
Peygamberimiz şöyle buyurmuşlardır:
"Kadın kocasının izni olmadan evine kimsenin girmesine izin veremez."(*)
Bu hususta bazı istisnalar vardır. Kira ile oturulan evde ev sahibinin bir ihtiyaca istinaden eve gelmesine yahut ta misafir odasına girmesine izin vermesi, elektrik su saatine bakması için elektrikçiye verilen izin böyledir.
(*) Buhari, c:6, s:150
-
aysyzgije
12 years ago
- KADIN KOCASININ YAKINLARINI ZİYARETE GİTMELİDİR
Kadın, kocasının anne babasını, kız kardeşlerini, erkek kardeşlerini, amca, dayı, teyze, hâlâ gibi yakın akrabalarını ara sıra ziyaret edip hürmet ve saygı göstermelidir. Sıla-i rahmi kesmemeli, ihsan ve ikramda bulunup gönüllerini almalıdır. Hele kayın anne-babasını sık sık ziyaret edip gönüllerini alması ailede huzur, saadet, bolluk sevgi ve muhabbeti temin eder. Bunun tersi aile huzurunun bozulmasından başka bir fayda sağlamaz.
Kadın eğer kayınanne-babasının yanında ise o zaman daha dikkatli davranmalıdır. Kocasının kendi anne babasına nasıl hürmet etmesini isterse ve kocasının hürmet etmesiyle kendisi nasıl memnun kalırsa kocasının da aynı şeyi kendisinden beklediğini unutmamalıdır. Bu sebepledir ki, kocasının anne babasına ve yakınlarına karşı son derece dikkatli ve hürmetkar davranıp kocasının gönlünü almaya çalışmalıdır. Birbirlerinin akraba ve yakınlarını ziyaret etmeyen, söz davranış ve hareketleriyle hürmet etmeyen ve birbirlerine hakaret ederek gücendiren erkek ve kadın bu halden çok etkilenir ve elem duyar. Nihayet birinin yaptığına diğeri de karşılık verir ki bu da aile bağlarının kopmasına yol açar. Zamanımızda birçok ailelerdeki geçimsizliğin ve huzur suzluğun temelinde bu yatar.
-
aysyzgije
12 years ago
- KADIN MİSAFİRPERVER OLMALIDIR
Bir kadının ailedeki belli başlı görevlerinden biri de eve gelen misafirlere karşı ihsanda ve ikramda kusur etmemektir. Müslime bir kadın kocasının şerefini korumayı Allah'ın rızasını kazanmayı düşünerek kendi akraba ve dost lar ından veya kocasının akraba ve dostlarından yahut ta komşularından evine misafir gelecek olan olursa onları güler yüzle, alçak gönüllülükle ve nezaketle karşılamalı, misafirin küçüklüğüne veya büyüklüğüne göre hürmet, ihsan ve ikramını yapmalıdır. Bu yapacağı ikramdan büyük sevap kazanacağını göz önünde tutarak yapacağı işi seve seve yapmalıdır. Bu hal kendisi için bir mürüvvetlik olduğu gibi evi için de bereket ve saadet kocası için ise sevgi, şeref haysiyet ve asalettir.
Peygamberimiz:
"Size ziyaretçi geldiği zaman ona ikramda bulunun."(1)
"Misafir rızkıyla gelir ve ev sahibinin günahlarının affına vesile olur."(2)
(1) A. Aydın, İslâmda Aile Hayatı.
(2) A. Aydın, İslâmda
"Misafire hürmet etmek, hakkını vermek vacibdir." diye buyurmuşlardır.
Kadın yalnızca evlenmesi haram olan erkekler ile mahremi olmayan akraba ve yakın komşu kadınlarına ikramda bulunur ve hizmet eder. Mahremi olmayan erkek misafirlere hürmet ve ikram kocasının görevidir. Evde erkek yokken yabancı bir erkeğin eve girmesi o evdekilerin de o erkeği içeri almaları doğru olmaz. Peygamberimiz şöyle buyurmuşlardır:
"Kocaları yanlarında olmayan kadınların evine girmeyin. Çünkü şeytan insana kanın nüfuz etmesi gibi nüfuz eder."(3)
Bu durumda bir eve kadına mahrem olmayan erkek misafir gelince buna bakmak o evin erkeğinin görevidir. Eğer her iki taraf ta fitne ve fesadın çıkmasından emin bulunuyorsa kadın tam manasıyla tesettüre riayet etmek şartıyla misafire getirilen yemek, çay v. s. de kocasına yardımcı olabilir. Ancak en ufak bir fitne kokusu var ise kadın hiçbir şekilde misafire görünmez, hattâ sesini bile duyurmaz.
Ensardan Hz. Seil İbni Sâd rivayet ediyor ki:
"Ebu Ubeyd es Sâdi düğün yaptığında Resûlullah ile birlikte Ashâbı da dâvet etti. Yemeğin hazırlanmasında Sa'd'ın hanımı, Ümmü Useyd'e yardım ediyor ve hizmetlerde bulunuyordu."
Yaşadığımız devir maalesef fitne ve fesadın zirveye çıktığı bir devirdir.
(3) S. Tirmizi. K. Reda, bab: 17. Hn:1172
Bu zamanda İslâmın tesettür emrine tam manasıyla uyulmadığından en doğrusu mecburi hallerin dışında kadının erkeklere hizmetten uzak durması ve görünmemesidir ki, böyle yapılması da gereklidir. Kadın eve misafir alırken de, başka yere misafirliğe giderken de kocasının iznini almalı ve bunda ihmalkârlık etmemelidir.
-
aysyzgije
12 years ago
- KADIN YABANCI ERKEKLERE BAKMAMALIDIR
Kadın, bir mecburiyet olmadığı sürece mahremi olmayan erkeklere asla bakmamalıdır. Çünkü bir erkeğin yabancı bir kadına bakmasının haram olduğu gibi kadınların da yabancı erkeklere bakmaları öylece haramdır.
Ulu Allah buyuruyor ki:
«Mü'min kadınlara söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar. Ziynetlerini (süs eşyalarının takılı olduğu baş, kulak, boyun, göğüs, kol, bacak gibi yerlerini) açmasınlar. Ancak bunlardan görünmesi zaruri olan (yüz, el ve ayaklar) müstesnadır.»
(Nûr Sûresi, âyet: 131)
Ümmü Seleme anlatıyor:
Hz. Meymûne, Resûlullah'ın yanındayken ben de oradaydım. Tesettürle emrolunduktan sonra Ümmü Mektum'un oğlu oraya gelmişti. Resûlullah bize hitaben:
- Ondan sakının, yani örtünün buyurdu. Biz sorduk ki:
- O a'ma değil mi? O bizi göremiyor ve bilemiyor.
Resûlullah buyurdu ki:
«Sizde mi a'masınız? (O sizi görmese bile) siz onu görüyorsunuz.» (*)
Buradan şöyle bir sonuca varıyoruz.
Erkeklerin, gerek erkek ve gerekse kadınların avret mahallerine bakmaları doğru olmadığı gibi, kadınların da, gerek kadın ve gerekse erkeklerin avret yerlerine bakmaları câiz olmaz. Bir erkeğin başka bir kadına şehvetle bakması câiz olmayacağı gibi bir kadının da başka bir erkeğe şehvetle bakması câiz olmaz.
Kadın Yabancı Erkeklerle Konuşabilir mi?
Ulu Allah buyuruyor ki:
«(Yabancı erkeklere karşı) yumuşak söz söylemeyin. Sonra kalbinde fenalık olanlar tama'a düşerler. Güzel ve ciddî söz söyleyin.»
- Ahzab sûresi, âyet: 33 -
Âyette anlatılmak istenen kısaca şudur:
«Ey Mü'mine kadınlar, size mahremi olmayan yabancı erkeklerle konuşmanız icabettiği zaman onlarla tatlı ve lâtif sözlerle konuşmayın. Eğer böyle yaparsanız kalplerinde kötülük olanlar sizin hakkınızda tama'a düşebilirler. Onlara fitneye düşmeyeceğiniz şekilde ağır başlı ve sert bir edâ ile konuşun.»
Allahu Teâlâ bu âyette Resûlullah'ın zevcelerine ve mü'mine kadınlara masiyete düşmelerini ve masiyete (günâha) giden yolları da yasaklamıştır. Âyet her ne kadar Resûlullah'ın muhterem zevceleri hakkında nâzil olmuşsa da bütün ehl-i İslâm mü'mine kadınları içine alır.
(*) İbn-i Kesir, c: 3, s: 283.
Şehevî istekleri harekete geçiren şeylerin önemlilerinden birinin ses olduğunda şüphe yoktur. Ses her ne kadar önemi olmayan şey ise de sevgi ve cinsî heyecanlar üzerindeki tesirleri inanılmayacak derecede büyüktür. Malûm olduğu üzere birçok ahlâkı düşük kadınlar vardır ki, bunlar sırf sesleri güzel olduğu için, gazino, bar, pavyon, radyo T.V. gibi yerlerde sesleriyle yüzbinleri vuruyorlar. Böylece ahlâkı ve imanı zayıf olan kimseleri bütünüyle yoldan çıkarıyorlar.
Öyle kadınlar vardır ki, gözlerine kestirdikleri erkekleri önce telefonla arar, kendini arzeder ve böylece kendilerini önce telefonla sevdirir ve erkeği kendilerine bağlarlar. Hal böyle olunca ses zinanın ilk basamağını teşkil etmiş oluyor ki, her müslüman erkek ve kadının bu hususta son derece dikkatli olması icabeder.
Ulu Allah buyuruyor ki:
«Şüphesiz ki, Allah'ın emrine boyun eğen erkeklerle mü'min kadınlar ibâdete devâm eden erkeklerle kadınlar, (iş ve hareketlerinde) sadık erkeklerle sadık kadınlar, sabreden erkeklerle sabreden kadınlar, sadaka veren erkeklerle sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkeklerle oruç tutan kadınlar, ırzlarını koruyan erkeklerle ırzlarını koruyan kadınlar, Allah'ı zikreden erkeklerle kadınlar (var ya) Allah bunlara bir mağfiret ve büyük bir mükâfat hazırlamıştır.»
(Ahzab sûresi, âyet 35)
-
aysyzgije
12 years ago
- KADIN MAHREMİ OLMAYAN BİR EVDE SOYUNMAMALIDIR
Kadın kendi kocasının evinden başka bir evde, yani mahremi olmayan bir evde asla soyunmamalıdır.
Peygamberimiz (S.A.S) buyuruyor ki:
«...Hangi kadın kocasının evinden başka (mahremi olmayan) bir evde soyunur ve elbisesini çıkarırsa, (o kadın) kendisiyle Aziz ve Celîl olan Allah arasındaki perdeyi yırtmış olur.» (1)
(1) M. Zevaid, c: 1. s: 278.
Yine Peygamberimiz (S.A.S) buyuruyor ki:
«Kadın kadına mübaşeret etmesin, yani iki kadın aynı yorgan altında birbirine dokunacak şekilde çıplak, halde yatmasın. Çünkü, kadın dokunduğu kadının vücudunu ve güzelliğini kocasına tarif eder ve kocası da sanki onu görmüş gibi güzelliğine aldanır ve ona bağlanır. Böylece karısına olan sevgisi azalır.»
Bu hadisler bilhassa zamanımız için çok önemlidir. Çünkü Resûlullah bu hadisleri fitneden korunmak gayesiyle söylemiştir. Zamanımızda erkek terzi ve kuaförlerde soyunan ve hayâ perdesini tamamen yırtan ve çıplak denecek şekilde açık gezen, namahremden sakınmayan, erkeklerle karışık halde oturan kadın ve kızlarımız pek çoktur ki, vay bunların haline! Zira onlar her zaman için İslâmın yasakladığı hareket ve fiilleri yapmaya devâm ediyorlar.
Kadın kocasının evinde bekçi gibidir. Kocasının malını ve çocuklarını korumakla mükellef olduğu gibi nâmûsunu ve şerefini de korumakla mükelleftir.
Resûlullah, erkeklerin kadınlar üzerindeki haklarını sayarken şöyle buyuruyor:
«Yatağınızı başkalarına çiğnetmemeleri, sevmediğiniz kimseleri evlerinize almamaları, (erkeklerin) kadınlar üzerindeki haklarındandır.» (3)
(3) Et-Tac. c: 5. s: 339.
-
aysyzgije
12 years ago
- KADIN, EVİN İŞLERİNİ YAPMALIDIR
İslâm, kadın ve erkeğe görev taksimi yaparken, kadını evin dahili işleriyle görevlendirmekle, vazife taksimini en güzel şekilde yapmıştır. Her cinse ancak yapabileceği işleri yüklemiştir.
Evin dahilî (iç) işleriyle görevlendirilen kadın, kocasının meşrû olan her türlü emirlerine uymak ve itaat etmekle yükümlüdür. Ancak Allah'a isyan mânâsı taşıyan ve meşrû olmayan isteklerine itaat etmez.
Kadın kocasının hoşnutluğunu, sevgisini kazanmak için, evinin işlerini yapmalı ve temiz olmalıdır. Yemek vakti geldiği zaman, daha kocası eve gelmeden onun seveceği şekilde yemekleri hazırlayıp sofrayı kurmalıdır. Yemekleri fazla yapıp atılmalarına sebebiyet vermemelidir. Böyle yapan bir kadın, Allah'ın nimetini horlamış kocasının da malını israf etmiş, dolayısıyla da günâha girmiş olur.
Kadın ayrıca mutfak eşyalarını çok güzel temizlemeli ve bulaşıkları güzelce yıkayıp yerli yerine yerleştirmelidir. Su kabları ve yemek kabları asla açık bırakılmamalıdır.
Peygamberimiz (S.A.S) buyuruyor ki:
«Gece karanlık olunca çocukların dışarı çıkmasını yasaklayın. Çünkü şeytanlar o sırada yeryüzüne dağılırlar. Yatsıyı bir saat geçe olunca «bismillah» diyerek kapını kilitle ışığı besmele ile söndür. Su kaplarının ağızlarını besmele çekerek ört. Diğer kapların üstünü de besmele ile kapat. Üzerini bir şeyle örtsen de olur.»
Bazı evin düzen, intizam ve temizliğinden son derece memnun kalan erkekler vardır. Bunlar eve geldiklerinde evi dağınık ve düzensiz gördükleri zaman kızarlar. Bazen kızgınlıklarını açığa vurur bazen de içlerine atarlar. Fakat karılarına karşı olan bir nefret hissi kalblerinde yer eder. Bu durum daha sonra giderek artar ve nihâyet kavgaya dönüşür. Bu sebeple kadın, kocası evden çıktığı andan itibaren evin iç ve dış temizliğini yapmalı ve kocasının gönlünü almaya çalışmalıdır.
İslâm temizliğe büyük önem vermiştir. Bu sebeple kadın elbiselerin temizliğine son derece dikkat etmeli kocasının ve çocuklarının tertemiz giyinmelerini temin etmelidir.
Peygamberimiz (S.A.S) buyuruyor ki:
«Şüphesiz Allah temiz olarak ibâdet edeni sever.»
«Temizlik insanı olgun imana davet eder.»
«Din, temizlik üzerine bina edilmiştir.»
Ulu Allah buyuruyor ki:
«Orada günâhlardan ve pisliklerden temizlenmeyi seven adamlar vardır. Allah da böyle çok temiz olanları sever.»
(Tevbe sûresi, âyet: 108)
Elbiseleri temizce yıkayan kadın, kendisinin ve varsa yetişkin kızının elbiselerini halkın görebileceği yerlere asmamalıdır. Zira birçok kimseler vardır ki, kadının elbiselerine bakmak sûretiyle şehvetleri tahrik olur. Kadın da buna sebep olduğu için, günâha girer. Kadın ayrıca erkek misafir alacağı odalara da kadın elbise ve çamaşırını asmamalı ve bütün bu mahzurları gözden uzak tutmalıdır.
Adamın biri karısına:
«Benden af dile ki sevgimiz devâm etsin. Hiddetli zamânımda bana bir şey söyleme ki, kalbini kıracak bir sözle mukâbelede bulunmayayım. Bir şey söylersen bangır bangır bağıraraktan söyleme. Çünkü dâimâ benim ne halde olduğumu bilemezsin. Fazla şikâyet etme! Fazla şikâyet sevgiyi azaltır, gönlümü senden soğutur. Gönüller dönerler, kanaatlerini değiştirirler. Sevgi ile eziyet bir gönülde toplanmaz. Bunlar bir araya gelirse, sevgi gönülden göç edip gider.» demiştir. (*)
Uzun sözün kısası, kadının riâyet etmesi gereken hususlar bunlardır.
(*) İmam-ı Gazali, İhya-u Ulumid'din.
-
1merdan
12 years ago
- sagja bol aýsyzgije, aý indi menem kellä agram salsam düşünýänleý, düşinmedik ýerlerimi sitata alyp sorarayn, okap bilseň gowy zat ekenä how bul
-
hakykygyz
12 years ago
- Sag bol aysyzgije ayal-gyzlan yagny bizin bilmeyan zatlamyzyn biri shular
dowamy barmy?
-
Yzganttm
12 years ago
- Wah arman dü$ünemokda günä özimizdenle... Sagbolyñ dogan?
-
aysyzgije
12 years ago
sag bol aysyzgije ayal-gyzlan yagny bizin bilmeyan zatlamyzyn biri shular
hawa, dowamy bar, bir kitap aslynda, hergun bir bolumini yazyan.
dowamy barmy?
hakykygyz | 2012-06-13 11:39:03
-
nlo
12 years ago
- aysyzgije sende cemmaattanmısın
-
aysyzgije
12 years ago
aysyzgije sende cemmaattanmısın
:D
nlo | 2012-06-13 14:44:20
sizde shu gylyk galjak dalow. onragem biryerde taret alanymy gorup bir yashuly "molla" diyip yuzlenip yor.:D
-
nlo
12 years ago
- men syyasat adamy we dürli syyasy toparlaryn yaşlarymyzyn hapalamazlygynhy isleyan.we muna garşy hem göreşyan.bu ugurda hemme zada tayyar.name üçin türkmençe terjime edip bilmeyan.türkçani bilyan türkmença terjime edip bilersin elbetde.
-
aysyzgije
12 years ago
men syyasat adamy we dürli syyasy toparlaryn yaşlarymyzyn hapalamazlygynhy isleyan.we muna garşy hem göreşyan.bu ugurda hemme zada tayyar.name üçin türkmençe terjime edip bilmeyan.türkçani bilyan türkmença terjime edip bilersin elbetde.
nlo | 2012-06-14 04:41:26
menin eyleki temalarymy achyp okap gor yeke-yekeden, birinin ashagynda yazypdym senin bu soraglaryn jogabyny. her teman ashagynda gayta-gayta yazmaga niyetim yok.
aysyzgije 12 years ago- KADIN KOCASININ HİZMETİNİ SEVE SEVE YAPMALIDIR
İslâma göre kadın ve erkek birbirlerinin yardımcıları ve dert ortaklarıdır. Ailede erkek reis olduğundan kadın onun emirlerine itaat etmekle mükelleftir. Bilindiği gibi ailenin harici işlerini yüklenen evin geçimini temin eden, her türlü ihtiyaçları gideren erkek olduğu için bu kadar zor şartlarda olan kocasına karşı kadın son derece dikkatli olmalıdır. Çünkü çeşitli işlerde yorulan ve bitkin bir halde olan erkek eve döndüğü zaman karısının kendisini güler yüzle ve tatlı dille karşılamasını ve ruhen kendisine destek olmasını ister. Bu sebeple düşünceli bir kadın kocasını daha kapıda güler yüzle karşılar ve onun gönlünü alarak ruhunu dinlendirmeye çalışır.
Erkek eve bir şeyler almışsa onları elinden alarak, soyunmasında ve giyinmesinde ona yardımcı olmalıdır.
Peygamberimiz (S.A.S) buyuruyor ki:
«Kadınların hayırlısı, yüzüne bakınca seni sevindiren, emredince itaat eden, senin gıyabında namusunu ve malını koruyandır.» (1)
(1) Müslim, c: 4. s: 1958.
Kadın kocasının üzgün, kederli ve hasta zamanlarında onun bu hallerini büyük alaka ve anlayışla karşılamak ve onun gönlünü almak için elinden geleni yapmalıdır. Özellikle hastalığında gerekli hizmetini görmeli ve asla kalbini kırmamalıdır. Zira zaman değişir ve kendisi hasta düşebilir. Kadın ayrıca hizmetleri yaparken, bunu kendine yük telakki etmemeli ve hizmetini Allah rızası için yapmalıdır. Allah için yapılan hizmetler boşa gitmez ve Allah katında mükafatına ve sevabına nail olunur.
Peygamberimiz (S.A.S) buyuruyor ki:
"Kocası kendisinden hoşnud olduğu halde ölen bir kadın, cennete girer"
Medine'de diğer kadınlardan daha güzel konuşan Esma adında bir kadın diğer kadınlar tarafından Resûlullah'a gönderildi. Resûlullah'ın huzuruna gelince şunları söyledi:
«Anam babam sana feda olsun, ya Resûlullah! Ben senin huzuruna kadınların elçisi olarak geldim. Allah seni hem kadınlara ve hem de erkeklere peygamber olarak gönderdi. Biz sana ve senin Rabbine iman ettik. Fakat biz kadınlar evlerimize kapanmış kalmış, erkeklerimizin şehevi arzularını tatmin ediyor ve çocuklara bakıyoruz. Siz erkekler ise Cuma namazları kılıyor, camiye gidiyor, hastaları ziyaret edip hal hatır soruyor, cenazeleri teşyi ediyor ve birkaç kez hacca gidiyorsunuz. Siz erkekler bu hallerinizle bizden üstünsünüz. Bunların içinde en faziletli olan da Allah yolunda savaşmak (mücâhede)tır. Erkekler Hacca ve Umreye giderken veya kâfirlerle savaşırken ve savaşmak üzere evlerinden çıktıkları zamanlarda, sizin mallarınızı biz muhafaza eder ve iplik eğirir elbiseler yapar çocuklarınıza bakarız. Biz bu durumda o faziletlerin ecir ve mükafatından sizlere ortak olamaz mıyız?»
Esma'nın sözlerini beğenen ve buna işaret eden Resûlullah şöyle buyurdu: «Ey kadın! Dinle ve seni bana gönderen taraftarlarına söyle ki, kadının kocasını memnun etmesi o faziletlerin hepsine denk olur.»
Medine'de adı Havla-i Attare olan bir kadın vardı ki bir gün Hz. Aişe'nin huzuruna gelerek:
- Ey müminlerin annesi, benim kocam filancadır. Ben sanki yeni gelinmişim gibi her gece onun için süslenir ve yeni gerdeğe girecekmiş gibi kokular sürünürüm. Yatağına öylece girerim. Bunları yaparken Allah'ın rızasını kazanmak isterim. Kocam ise bana darıldı ve benden yüz çevirdi, dedi.
Hz. Aişe, Resûlullah içeri girene kadar o kadına:
- Otur, dedi.
- Havla diyor ki:
- Biz, Hz. Aişe ile oturup konuşurken Resûlullah içeriye girdi ve:
- Bu koku nedir Havla mı geldi? Yoksa ondan bir şey mi aldınız? buyurdu.
Hz. Aişe dedi ki;
- Hayır. Yeminle söylüyorum ondan bir şey almadık ya Resûlullah!
Havla, başından geçenleri Resûlullah'a anlattı. Resûlullah da Havla'ya hitaben:
- Git kocanın sözünü tut ve ona itaat et, buyurdu.
Havla sordu ki:
- Ey Allah'ın Resûlü emrinizi yerine getiririm. Eğer bunları yaparsam nasıl bir sevap kazanırım?
Resûlullah buyurdu ki:
- Bir kadın kocasının evinde bir şeyi düzelterek, yerleştirerek, bir takım işler yaparsa Allah o kadına bir sevab yazar ve bir günahını da siler. Onun cennetteki derecesini bir kat daha yükseltir. Kocasından hamile kalan bir kadın sabahlara kadar namaz kılmış, gündüzün oruç tutmuş ve Allah yolunda harbetmiş gibi sevap kazanır. Doğum sancıları çeken bir kadın, çocuğu doğuracağı anda her sancısı için bir köle azat etmiş gibi sevap kazanır. Çocuğunu memeden kestiği zaman gökten ona şöyle bir nida gelir:
«Ey kadın, senin amelin şimdiye kadarki geçirdiğin ömrün için yeterlidir. Bundan sonraki hayatın için amelini yenile. Onun için çalış.
Bir gün peygamberimiz:
«(Mirac'da) cehennem bana gösterildi. Oraya baktığımda cehennem ehlinin çoğunun kadınlar olduğunu gördüm. Onlar küfrederler.» diye buyurduğunda Ashab:
«Ey Allah'ın Resûlü! Onlar, Allah'a mı küfrederler?» diye sordular.
Peygamberimiz şöyle buyurdular:
«Kocalarının iyiliklerine karşılık onlar nankörlük ederler. Onlardan birine asırlar, yıllar boyunca iyilik etsen de senden bir defa hoşlanmadığı bir hareket görse «ben senden zaten bir şey görmedim» der.» (*)
(*) Buhari. c:1, s:13.