Kalplerin Keşfi - Cennetin Vasıfları ve Cennetliklerin dereceleri. Ya Allah'a baş eğer, hiç kime eğmersin; Ya herkimee baş eğer, hiç bir zada değmersin. Ynsan dogurdanam sapyk yaman, ona bir gowulyk owredesin gelse yuzuni owurya yza, biz size erbetlik isleyasmi, Hoşgeldiň Ramazan... atly temada biri dine gowun ucin yazypdyr ashakda, name ucin gowun edip okanyzok. Ynsan dogmak ynsana ylahy bir yhsandyr, ynsan dogan nace kishi, olyarka hem ynsandyr? 011. Bölüm - Allah'a itaat, Allah ve Rasûlünü sevmek (18,3 MB) Allâh'a itaat. O'nu Sevmek, Rasûlunu sevmek Ulu Allah (C.C.) buyuruyor: — De ki, "eger Allah'i seviyorsaniz, bana uyunuz ki, Allah da sîzi sevsin" (Al-i Imran Sûresi. 31) Allah (C.C)'in rahmeti üzerinde olsun. Bil ki, kulun Allah (C.C)'i ve O'nun Resul (S.A.V)'ünü sevmesi, onlara boyun egmekle, onlarin emrine uymakla olur. Allah (C.C)'in kullarini sevmesi de onlara magfiret suretiyle ikramda bulunmasidir. Denilir ki, kul gerçek kemâlin yalniz Allah (C.C)'da oldugunu, kendisine veya baskasinda gördügü her kemâlin gerçek kemalin Allah (C.C)'dan ve Allah (C.C) sayesinde oldugunu bilince ne Allah (C.C)'dan baskasini sevebilir ve ne de Allah (C.C)'a dayanmayan bir sevgiye gönlünde yer verebilir. Bu bilgi de Allah (C.C)'a ibadet etmek istegini. O'na yaklastiracak davranislari arzu etmeyi gerektirir. Böyle oldugu için Allah (C.C) sevgisi, ibadet istegi ile yorumlanmis ve yine bu sevgi ibadet ederken Peygamberimize (S.A.S.) uyma ona itaate tesvik sartina baglanmistir. Hasan el-Basrî'den (rehimehullahu) rivayet edildigine göre Peygam-ber'imizin (S.A.S.) zamaninda bir takim kimseler: «ey Muhammed! Biz Rabb'imizi cok severiz» demeleri üzerine yukaridaki ayeti kerime inmistir. Bisr el-Hafi (R.A.) diyor ki. «bir gece Peygamber'imizi (S.A.S.) rüyamda gördüm, bana dedi ki. «ey Bisr! Allah (C.C) senin dereceni arkadaslarin arasinda neden yüksek kildi, biliyor musun? «Hayir, ya Rasulallah» diye cevap verdim. Bunun üzerine Peygamber'imiz: salihlere hizmet ettigin için, mümin kardeslerine nasihat ettigin için, dostlarini ve yolumdan ayrilmayanlari sevdigin için ve yolumdan gittigin icin» diye kendi sorusuna cevap verdi. Peygamber'imizi (S.A.S.) buyuruyor ki: "Benim sünnetimi ihya eden beni sevmis olur, beni sevenler de Kiyamet günü cennette benimle birlikte olurlar." Bize kadar intikal eden bütün meshur islami eserlerde belirtildigine göre ahlâkin bozuldugu ve halkin çesit çesit mezheplere kapildigi zamanlarda Resullerin efendisi olan Peygamberimiz (S.A.V)´in sünnetine simsiki sarilanlara yüz sehidin ecri verilecektir. Meshur «Sirat-ü! Islâm» adli kitabda da böyle yazar. Yine Peygamber'imiz (S.A.S.) söyle buyurur: "Bana yüz çevirenler müstesna, ümmetimin hepsi cennete girecektir» Sahabîler sordular. «ey Allah'in Resul'u! Yüz çevirenler, kimlerdir?» Peygamber'imiz sözlerine söyle devam etti, «kim bana uyarsa cennete girecek, bana isyan edenler, bana yüz çevirmisler demektir. Sünnetime uygun olarak yapilmayan her is, isyandir.» Ehl-i tasavvuftan biri der ki. Allah (C.C)'in farz kildigi ibadetlerden birini bile bile terkeden veya sünnetlerden birine bilerek uymayan bir seyhi havada uçarken, denizde yürürken, ates yerken veya daha baska olaganüstü davranislar gösterirken görseniz, bütün bunlara ragmen adamin davasinda yalanci oldugunu, gösterdigi olaganüstülüklerin «keramet» degil, olsa olsa «istidrac» oldugunu biliniz. Allah (C.C) böyle kimselerden cümlemizi korusun. Cüneyd ül-Bagdadî (rehimehullahu) der ki: «Allah (C.C)'a ancak yine Allah (C.C)'in sayesinde ulasilabilir. Allah (C.C)a ulasmanin yolu da Peygamber'imizin (S.A.S.) yoludur.» Ahmed ül-Hivarî (rehimehullahu) der ki: «sünnete uymaksizin islenen her amel batildir. Nitekim Peygamber'imiz (S.A.S.) söyle buyurur: Siratül islâmda bildirilmistir. "Sünnetimi yozlastiranlar sefaatimden mahrum kalirlar.» Hikâye edildigine göre, adamin biri bir delinin cahil sayilacak bir isini görür ve durumu Ma´ruf ul-Kerhrye (rahimehullahu) bildirir. Ma'ruf gülümseyerek der ki. «kardesim! Allah (C.C)'i sevenler içinde küçügü, büyügü, akillisi, delisi vardir. Senin gördügün bu adam. onlarin delilerinden biridir.» Cüneyd-üi Bagdadi (rehimehullahu) der ki: «bir gün seyhimiz Sirri (rehimehullahu) hastalandi, hastaliginin ne sebebini anlayabildik ve ne de nasil tedavi edilecegini bilebildik. Bize mütehassis bir doktor tavsiye ettiler, seyhin idrarini bir siseye koyarak ona götürdük, doktor idrara uzun uzadiya bakti. Sonra bize dönerek «zannederim bu idrar asik birine ait olsa» dedi. Ben bir nara koyuvererek bayilmisim, idrar sisesi de elimden düsmüs. Dönünce Sirri'ye durumu anlattim, gülümseyerek «Allah canini almasin. nasil da gördü!» diye cevap verdi. «Seyhim, demek ki, muhabbet idrardan bile belli olurmus» dedim, bana «tabii» karsiligini verdi. Fudayl (rehimehullahu) der ki: «sana. Allah (C.C)'i seviyor musun, diye sorduklari zaman sus. cevap verme. Çünkü eger hayir, diyecek olsan imandan çikarsin, buna karsilik, evet. diyecek olsan ve Allah (C.C)'i sevenlere yakismayacak tavsif de bulunsan Allah (C.C)'in gazabindan kork.» Süfyan (rehimehullahu) der ki: «Allah (C.C)'i sevenleri seven kimse, aslinda Allah (C.C)'i seviyor demektir. Allah (C.C)'a ikram eden kimselere ikram eden kimse, aslinda Allah (C.C)'a ikram ediyor demektir.» Sehl (rehimehullahu) der ki: «Allah (C.C)'i sevmenin alâmeti Kur'an-i Kerim´i sevmektir. Allah (C.C) ve Kur'an sevgisinin alâmeti ise Peygamber (S.A.S.) sevmektir. Peygamber (S.A.S.) sevgisinin alâmeti ise sünneti sevmektir. Sünneti sevmenin alâmeti ise. Ahireti sevmektir. Ahireti sevmenin alâmeti ise dünyadan hoslanmamaktir. Dünyadan hoslanmamanin alâmeti de Ahiret azigi olabilecek kadarinin disinda onun varligindan uzak durmaktir.» Ebul Hasan ül-Zencani (rehimehuilahu) der ki: «Ibadet binasinin temeli üç direk üzerinde oturur: Göz. kalb ve dil. Gözün ibadeti, ibret almakladir. Kalbin ibadeti, düsünmek ve duymakladir. Dilin ibadeti ise dogru konusmak ve Allah (C.C)'i zikretmekle olur. Nitekim ulu Allah (C.C) söyle buyurur: "Ey îman edenler! Allah'i çok çok zikrediniz. O'nu sabah - aksam noksan sifatlardan tenzih ediniz." (Ahzab - 41) Anlatildigina göre bir gün Abdullah ile Ahmed Ibni Hab bir yerde birlikte bulunuyorlardi. Bu arada Ahmed Ibni Hab yerden bir et kopardi. Bunun üzerine Abdullah ona dedi ki: «bu hareket sana bes seye mal oldu: 1 — Bu hareketle kalbini Allah (C.C)'i tesbih etmekten alikoydun. 2 — Bü hareketle kendini Allah (C.C)'in zikrinden beska bir isle oyalanmaya alistirdin. 3 — Bu hareketinle baskalarinin da ayni davranista bulunmalarina ön ayak oldun. 4 — O ot parçasini Allah (C.C)'i tesbih etmekten alikoydun. 5 — Bu hareketinle Kiyamet günü Allah (C.C)'a kendi eleyhinde bir delil meydana getirdin.» (Revmak-ül Mucaniste böyle anlatilmistir.) Sirrî (R.A.) der ki: «bir gün Gürcaniyi kavrulmus un yutarken gördüm, «neden boska bir sey yemiyorsun» diye sordum, bana söyle dedi: Yiyecegi çignemek ile yutmak arasinda yetmis tesbihtik bir zaman geçtigini hesab ettim, o yüzden kirk yildir hic ekmek çignemedim.» Nakledildigine göre Seni Ibni Abdullah onbes günde bir yemek yerdi. Bütün Ramazan ayi boyunca sadece bir kere yemek yerdi. Bazen yetmis gün geçer de hiç yemek yemedigi olurdu. Yemek yedigi zaman zayiflar, aç kalinca kuvvetlendigi görülürdü. Mescid-i Haram'da otuz yil Ebu Hammad ül-Esved'e komsu oldu da yerken veya içerken hiç görülmedi, her an Allah (C.C)'i zikrederdi. Anlatildigina göre Amr Ibni Ubeyd (rehimehullahu) yalniz su üç sey için evinden disari çikardi: 1 — Cemaatle namaz kilmak. 2 — Hasta ziyaret etmek. 3 — Cenaze namazi kilmak. O derdi ki: «insanlari hirsiz ve yankesici olarak görüyorum. Ömür, paha biçilmez bir nadide mücevherdir. Ondan Ahirete kalacak bir hazine doldurmak gerekir. Iyi bilmelisiniz ki, Ahirete talip olanlarin dünya hayatindan el-etek çekmeleri gerekir. Ancak o zaman kulun ulasmak istedigi hedef tek olur ve içi ile disi arasinda uyumsuzluk kalmaz. Böyle bir hali muhafaza etmek, ancak kulun içini ve disini devamli kontrol altinda tutmasi ile mümkündür. Imam-i Siblî (rehimehullahu) der ki: «Ilk intisap ettîgim günlerde uykum bastirinca göz kapaklarma tuz sürerdim. Durum deha da agirlasinca mili kizdirip göz kapoklarima sürme çekerdim.» Ibrahim Ibni Hâkim der ki: «babamin uykusu geldigi zaman denize girer yüzmeye baslardi, o yüzerken denizdeki baliklar etrafina üsüsür, onunla birlikte tesbih ederlerdi.» Anlatildigina göre Vehb Ibni Münebbih (rehimehuvechu). geceleyin uyuma ihtiyacim üzerinden kaldirilmasi için Allah (C.C)'a dua etmis ve duasi kabul edilerek kirk yil hiç uykusu gelmemistir. Hasan El-Hallac (rehimehullahu), kendi kendine topugundan dizine kadar onüc pranga vurur ve bu durumda her gün ve gece bin rekat namaz kilardi. Cüneyd ül-Bagdadi (rehimehullahu) ilk intisab ettigi günleri çarsiya gelir, magazasini acar, içeri girer ve hemen namaza dururdu. Dört yüz rek'at kildiktan sonra evine dönerdi. Habesi Ibni Davud'un (rehimehullahu) kirk yil yatsi abdesti ile sebah namazi kildigi bildirilmistir. Mü'minin her zaman abdestli bulunmasi gerekir. Her abdest bozdugunda abdest tazeleyerek iki rek'at namaz kilmalidir. Nerede oturursa otursun, kibleye yüzünün dönük bulunmasina dikkat etmesi gerekir. Kendisini daima Peygamber'imizin (S.A.S.) huzurunda oturuyormus gibi farz ederek ona göre kendisine çeki düzen vermelidir. Ta ki, bu düsünce altinda her hareketi vakar ve agirbasli olsun, kabaliklara katlanarak her çirkin harekete karsilik vermesin, kusurlarina karsilik hemen istigfar etsin, kendini ve amelini begenip böbürlenmesin. Çünkü kendini begenmek, seytanin sifatlarmdandir. Tersine kendini küçümsesin, buna karsilik salihlere hürmet ve mühimseme nazar» ile baksin. Çünkü salihlere hürmet etmeyi bilmeyenleri Allah (C.C.) onlarla birarada bulunma nimetinden mahrum eder. Ibadete hürmet etmeyi bilmeyenlerin de Allah (C.C.), kalblerinden ibadet lezzetini çikarir. Anlatildigina göre Ebu Ali. Fudayl Ibni iyad'a (rahimehullahu) sordular kî: «ey Seyh! Insan ne zaman salih sifatini kazanir?» O söyle cevap verdi: "Kulun niyeti, baskalarina nasihat etmek, kalbinde Allah (C.C.) korkusu, dilinde dogru sözlülük bulunur ve bütün davranislari salih amel oldugu zaman o kimse salih sifatini tasimaya hak kazanir." Ulu Allah (C.C.) Mi'rac'da Peygamber (S.A.V)'imize "ey Ahmed! Eger insanlarin günahlardan en kacinani ve dünyadan en el-etek çekmisi olmak istiyorsan. Ahirete yönel diye buyurdu." Peygamber (S.A.V)'imiz «dünyadan nasil el-etek çekeyim» diye sordu. Ulu Allah (C.C) : «dünya varligi olarak sadece yiyecek, içecek ve giyecek kadar yaninda bulundur. Yarin için hic bir sey biriktirme, hic durmadan beni zikret» diye buyurdu. Bunun üzerine Peygamber (S.A.V)'imiz «Allah'im! Seni nasil devamli zikredeyim» diye sordu. Ulu Allah (C.C.) «insanlardan uzak durmakla, uykunu namaz, yemegini açlik yap» diye buyurdu. Nitekim Peygamber'imiz (S.A.S. buyuruyor ki: "Dünyadan uzak durmak hem bedeni ve hem de kalbi huzura kavusturur. Buna karsilik dünya tutkunlugu keder ve üzüntüyü arttirtr. Dünya sevgisi, her günahin basidir, ondan uzak durmak da her iyilik ve ibadetin ilk adimidir." Anlatildigina göre salihlerden biri bir cematin yanindan geçiyordu. Bakti ki, bir doktor, hastaliklari sayiyor ve bahsettigi her hastaligin nasil tedavi edilecegini tarif ediyordu. Salih kisi doktora seslendi, «ey bedenlerin tedavi edicisi! Kalbleri de tedavi edebilir misin?» Doktor: "evet, hastaligini bana anlat" dedi. Salih kimse «bahsettigim kalbi atisinda da büzülüsünde de günahlar karartmistir. Onun tedavisi var midir?» dedi. Doktor su cevabi verdi: «böyle bir kalbin ilâci, gece-gündüz Allah (C.C.)'a yalvarmak, yakarmak. O'ndan af dilemek, O'na ibadet etmeye koyulmak. O'ndan özür dilemektir. Kalblerin tedavisi böyledir, sifa ise gayblerin bilicisi olan Allah (C.C.)'dandir.» Doktordan bu cevabi alan salih kisi yüksek bir nara atarak aglaya yoluna devam etti. Yürürken söyle dedi. «Sen ne iyi doktorsun, kalbimin tedavisini dogru bildin» Doktor sözlerini söyle bitirdi, «bu tarifim» tevbe ederek kalbiyle tevbelerin kabul edicisi olan Allah (C.C.)'a yönelenlerin tedavisidir.» Anlatildigina göre adamin biri bir köle satin alir. Köle efendisine der ki. «efendim, aramizda su üç sart bulunacak. 1 — Vakit geldiginde farz namazlari kilmama engel olmayacaksin. 2 — Gündüz bana ne is buyurursan buyur, geceleri bana is vermeyeceksin. 3 — Evinde bana, benden baska hiç kimsenin giremeyecegi bir oda ayiracaksin.» Adam köleye «bu sartlarini kabul ediyorum, kalk evleri gez, kendine kendin bir oda seç» der. Evleri dolasan köle orada yikik bir ev bulunca «burayi seçtim» der. Adam «oglum, neden yikik bir ev seçtin» der. Köle «efendim. Allah (C.C.) ile birlikte olunca yikintilarin bakimli bahçe gibi oldugunu bilmiyor musunuz» der. Köle gündüzleri efendisine hizmet eder, geceleri Allah (C.C.)'ina ibadete ayirirdi. Bu böyle devam edip giderken bir gece efendi evi gezmeye çikar, kölenin kapisi önüne varinca odayi apaydinlik içinde ve köleyi de secdeye kapanmis görür, basindan asagi yerle gök arasina asilmis bir kandil göz kamastirici bir isik saçmaktadir. Köle Allah (C.C.)'ina su sözlerle yalvarip seslenmektedir. «Allah'im! Efendimin hakkini omuzlanma yükledin, ben de ona gündüzleri hizmet ediyorum. Eger böyle olmasaydi, gece-gün-düzlü sirf sana ibadet ederek geçirirdim. Beni mazur gör, ya Rabb'i.» Köle secdeye kapanmis böyle dua ederken efendisi ondan gözlerini ayirmiyor, nihayet tanyeri agarir, kandil geri alinir ve odanin tavani geriye kapanir. Adam geri döner, varip olup bitenleri karisina anlatir. Ertesi gece olunca bu sefer karisinin elinden tutarak odanin kapisi önüne ikisi gelirler. Köle yine secdeye kapanmistir, kandil yine basindan asagi sarkmistir. Kari-koca kapinin önünde dikilip gözyaslari içinde köleye bakarlar. Sonunda yine gün agarir. Bunun üzerine efendi köleyi çagirarak ona der ki, «sen Allah (C.C.) rizasi için azadsin, böylelikle kendini artik tamamen kendisine mazeret beyan ettiginin (Allah (C.C.)'in) ibadetine verebilesin.» Köle ellerini havaya kaldirarak su beyti söyler: Ey sir sahibi! Artik o sir açiga çikti. Halim baskalarina malûm olduktan sonra artik yasamak istemiyorum. Sonra Allah (C.C.)'a söyle yalvarir: «Allah'im! Senden ölüm istiyorum» Duasi biter bitmez derhal yere düser ve ölür. Iste salihlerin. Allah (C.C.) asiklarinin ve O'nun rizasi pesinde kosanlarin hali! Zehri Riyaz'da rivayet edildigine göre Hz. Musa (A.S.)´nin samimi bir arkadasi vardir, birlikte hos vakit geçirirlerdi. Bir gün dostu Hz. Musa (A.S)'ya «Allah (C.C.)'a yalvar, kendini bana iyice tanitsin» der. Dostunun ricasina uyarak Allah (C.C.)'a dua eden Hz. Musa (A.S)'nin duasi kabul edilir. Bir müddet sonra Hz. Musa (A.S)'nin dostu daglara düser, vahsî hayvanlara karisir, Musa (A.S) onu iyice kaybetmistir. Allah (C.C.)'a söyle yakarir: «Rabb'im! O benim yakin dostum, kardesimdi. Simdi onu kaybettim.» Gizli bir ses ona der ki: «ey Musa! Beni iyice taniyan kimse artik hiç bir insanoglu ile düsüp kalkmaz.» Rivayete göre bir gün Hz. Yahya (AS.) ile Hz. Isa (A.S.) çarsida yürürken karsidan gelen bir kadin aralarindan çarparak geçer. Hz. Yahya «vallahi ben bir sey anlamadim» der. Hz. Isa, Yahya (A.S)'ya «sübhanallah! Vücudun yanimda, ama kalbin nerede» der. Hz. Yahya (A.S) söyle karsilik verir: «Ey Halamoglu göz kapayip açasiya kadar bile kalbim Allah (C.C.)'imdan baskasi ile irtibat kursa Allah (C.C.)'i tanimadigimi anlarim.» Bildirildigine göre Allah (C.C.)'i gerçekten tanimak, dünya ve Ahiretin her ikisinden siyrilarak sirf Allah (C.C.)'a yönelmek, muhabbet sarabi ile bir kere sarhos olduktan sonra onun cemalini görünceye kadar ayilmamaktir. O kimse rabbinin nuru içindedir. Kalplerin Keşfi

Köneler, Jeihun07 tarapyndan 12 years ago
Teswir ýazmak üçin Içeri gir