Evlilikte Cinsel Yaşam 1) Cinsel ilişkide bulunmak hakkı 2) Cinsel heyecanı etkileyen faktörler 3) Cinsel ilişkiden önce sevişmek 4) Cinsî münâsebette bulunmanın sınırı 5) Cinsî münâsebetin şekli nasıldır? 6) Kadına arka yoldan ilişkide bulunmak haramdır 7) Çıplak olarak cinsî münâsebette bulunmamalıdır 8) Cinsî münâsebetten sonra idrar yapmak veya biraz uyumak 9) Münâsebetten sonra yıkanmanın sağladığı yararlar 10) Guslün farzları ve sünnetleri 11) Üzerine gusletmeleri farz olanlara haram ve mekruh olan şeyler 12) Cinsî münâsebet ne zaman yapılmalıdır? 13) Fazla cinsî münâsebette bulunmanın zararları 14) Evlilik halleri (yatak sırları) anlatılmamalıdır «Zevcenizle münâsebette bulunduğunuzda kendiniz hoşlandığınız kadar (tatmin olduğunuz gibi) zevcenizin de (cinsî) ihtiyacını gidermeden ondan ayrılmayın.» (Feyzül-Kadir , 1/325)
İslam’da Evlilik ve Aile Hayatı - Abdullah Aydın (YEDİNCİ BÖLÜM)
-
aysyzgije
12 years ago
- CiNSEL HEYECANI ETKiLEYEN FAKTÖRLER
Kan dolaşımının hızlanması, nabız atışının ve cinsel salgıların artması, çarpıntı ve adale gerginliğinin çoğalması, nefes alışta düzenin bozulması şeklinde kendini gösteren «cinsel heyecan» hadiselerinin, cinsel münâsebetten zevk almanın üzerinde etkenliği büyüktür. Muhakkak ki «cinsel heyecan» dediğimiz bu hadiseleri etkileyen ve kuvvetlendiren faktörler vardır. Bu faktörler nelerdir. Onları anlamaya çalışalım. Bunun için önce heyecanın ne demek olduğunu bilmemiz lâzım. Heyecan; beyin ve sinir sisteminin çalışmasına sıkı sıkıya bağlı olan ruh olaylarıdır. Bu olayların doğuşu ve düzenlenmesinde beyindeki bazı merkezlerle, omurilik ve bütün sinir mekânizmasının önemli rolleri vardır. Esas olarak üç çeşit heyecan vardır. Bunlar da korku, öfke ve sevgidir. Heyecanların hepsinin de enerji yaratan ve organizmaya canlılık veren etkileri olduğu bilinmektedir.
Kimi psikologlar cinsel heyecanı sevgi heyecanına bağlarken, kimi psikologlar da öfke heyecanına bağlarlar. Fakat cinsel heyecan en çok kızgınlık heyecanına yaklaşmaktadır. Gerçekten de öfkeli insanın davranışlarıyla sevişme sırasındaki insanın cinsel heyecan davranışları birbirine çok benzemektedir. Heyecanın ne olduğunu anladıktan sonra, cinsel heyecanı etkileyen faktörleri anlatabiliriz.
-
aysyzgije
12 years ago
- A) KOKU:
Koku ile cinsel heyecan arasında ilgi olduğu en ilkel toplumlarda bile yeter derecede bilinmekte idi. Eski Mısır kraliçesi Kloepatra'nın koku sürünme işlemiyle beraber süslenmesi altı saatini alırdı. Bugünkü iptidai kabileler arasında yer alan Tahiti'de genç kadınlar, erkekleri üzerinde cinsel heyecan yaratmak için saçlarına koku sürer, vücutlarını kokulu yağlarla yağlar ve bu cinsel çekicilik kazanmak için yaptıkları uğraş, bir hayli zamanlarını alır. Avustralya'da ise bu, gelenek halini almıştır. Şöyle ki Avustralyalı genç erkek, eşini tahrik etmek istediğinde «jeanjeta» denilen bir bitkinin kökü ve kabuğundaki sıvıyı bütün vücuduna sürer. Sıvı erkeğin ter kokusuyla karıştığı zaman, eşinde cinsel istek uyandırmış olur.
Çok eski çağlardan zamanımıza gelinceye kadar çeşitli yazarlar, mendile ve iç çamaşırına sinen pis kokmayan ter kokusunun birçok kadın ve erkeklerde tahrik edici bir etki yarattığını belirtmektedir. Yine eski Hind ve Çin uygarlıkları zamanında bazı çiçek kokuları yanında «misk» ve «menekşe hülâsası» kullanılmaktaydı. Bunlar bugün de kullanılmaktadır. Nitekim parfüm endüstrisinin günden güne gelişmekte oluşu ve en çok iş yapan bir endüstri kolu sayılışı kokunun cinsel hayatta oynadığı önemli rolün belirgin bir sonucudur. islâm dini güzel kokuyu kadına da erkeğe de helâl kılmıştır. Ancak kadınlar için dışarıda koku sürünmelerini yasak kılmıştır. Bunun sebebi güzel kokunun yabancı erkekleri cezbetmesidir.
Peygamberimiz (S.A.S) buyuruyor ki:
«Bana dünyanızdan üç şey sevdirildi: Göz aydınlığını namaz, güzel koku ve kadın.»(*)
Peygamberimiz hadislerinde buyurduğu gibi güzel kokuyu sever ve kullanır, kullanılmasınada teşvik ederdi. Bunun sebebi güzel kokunun hem cemiyet içinde pis kokuları giderici özelliğinden, hem de kadın ve erkeğin cinselliklerinde büyük bir etkinliği olduğundandır. Eşleri birbirine bağlayacak güzel olan her şey dinimizde helâl kılınmış, bizzat peygamber (S.A.V.) efendimiz uygulamakla ümmetine teşvik etmiştir.
Şimdi dinimizin kokuda kadın ve erkeğe tanıdığı sınırlamadan bahsedelim. Erkeğin koku sürünmesi:
Cuma ve Bayram namazlarında, ve düğün gibi topluluklara iştirak edildiğinde erkeklerin koku sürünmeleri sünnettir. Koku sürünen erkekler için, kadınların bulunduğu topluluklara iştirak etmeme gibi bir sınırlama yoktur.
(*) Mişkâtü'l-Mesâbih. c: 2. s: 669.
Güzel koku kullanımında erkekler için bir tek yasaklayıcı ölçü konulmuştur. Erkeğe kadınımsı tüm davranışları yasak kılan İslâm, güzel koku kullanımında da kadınlara has olan rengi belirgin kokuyu yasak kılar.
Ya'la b. Mürre (r.a.) anlatıyor:
Allah'ın Resûlü Ya'la'nın yüzünde rengi belirgin bir koku görünce:
- Karın var mı? diye sordu. (Yani bu koku sana karından mı bulaştı?)
Ya'la:
- Hayır, karım yok, ey Allah'ın Resûlü! diye cevab verdi.
O zaman Resûlullah (S.A.V.) şöyle buyurdu:
- Eve git, hemen bu kokuyu yıka, onu yıka. Bir daha da sakın böyle (rengi belirgin) bir koku sürünme.(*)
Görüldüğü üzere, Resûlullah (S.A.V.) sürüldüğünde rengini belli eden koku sürünmeyi yasak kılmıştır. Çünkü kadınlara özgü her türlü davranışları yapan erkeklere, Allah (C.C.) lânet etmiştir. Böyle kimselerin namazı Allah katında kabul olunmadığı gibi cenazesinde de melekler hazır bulunmaz.
Sonuç olarak diyebiliriz ki, alkol içermeyen, belirgin bir renk oluşturmayan sıvı ve katı bütün koku ve kokulu maddeler erkekler için helâldir.
(*) Mişkât ü'l-Mesâbih K. Libas.
Kadının koku sürünmesi:
İslâm, erkeğe olduğu gibi kadına da güzel koku sürünmeyi helâl kılmıştır. Ne yar ki yaratılış olarak cazibeli olan kadın, güzel koku süründüğünde daha bir cazibe kazandığından onlara bazı sınırlamalar getirilmiştir. Bu da, dışarı çıktıklarda koku, makyaj v.s. her türlü süsün yasaklanmasıdır.
islâm, kadını kocasına karşı olabildiğince dişi olmaya çağırırken, yabancı erkeklere karşı korunmaya çağırmaktadır.
Buna göre kadın, erkeğine cazibeli görünmek için meşrû olan her türlü cinsel tahrik unsurlarını uygulamalıdır.
Kadın âdet halinde de koku sürünmelidir:
Kadın, cinsel çekiciliğinin zayıfladığı, aybaşı kanının tiksindirici koku yarattığı ay hali döneminde de koku sürünmeli, hattâ bu dönemde temiz olmaya daha bir dikkat etmelidir. Böylece kadın, erkeğinin gözünde her zaman cazibeliliğini koruyacaktır.
-
aysyzgije
12 years ago
- (B) VÜCUT TEMiZLiĞi:
Cinsel heyecanı etkileyen faktörlerden biri de vücut ve diş temizliğidir. Dinimiz temizliğe oldukça önem verir. Bunun sebebi, cemiyet içinde nahoş kokunun yaratacağı rahatsızlığa meydan vermemek olduğu gibi eşlerin de evliliklerinde birbirlerine karşı olan sevgilerinin devâmlı olması içindir. Ön ve arka uzuvlar ile koltuk altlarının temizlenmekten doğan pis kokular neşretmesi, cinsel birleşimi zevk olmaktan öte tiksindirici kılar. Mâlikî mezhebine göre, kadının cinsel organından sürekli pis kokunun gelmesi, evliliğin sona erdirilmesinde etken olmaktadır. Bu yüzden kadın ve erkeğin mezkur yerlerde, İslâm dininin zorunlu kıldığı ve öğütlediği temizliği yapmaları gerekir. Bu görevi yerine getirmeyen eşlerde cinsel duygusuzluk oluşturur. Sonuçta da bir çok kimse için evlilikte önemli etken olan cinselliğin sona ermesiyle, evliliğin temeli de sarsılmış olur. Eşler vücut temizliğinde mutlaka su kullanmalıdırlar. Su ile temizlik yapılmadıkça, vücud mikrop yuvası ve pis koku kaynağı olacağından, eşler arasında ideal bir cinsel birleşme olmaz. Vücut temizliğinde eşlere düşen vazifeleri şöyle özetlemek mümkündür:
a) Küçük ve büyük abdestten sonra, su ile taharet olunmalıdır.
b) Cinsel ilişki sebebiyle daha önce yıkanma olmuyorsa, haftada bir defa baştan aşağı güzelce yıkanılmalıdır.
c) Kırk günü aşmamak üzere tırnak kesmek, koltuk altı ve etek tıraşı olmak.
d) Saçları bakımlı tutmak.
e) Dişleri misvaklamak. Böylece diş etleri arasında kalarak pis bir kokuya neden olan yemek artıkları, temizlenmiş olur.
Dişilerin temizliğinin de ayrı bir yeri vardır cinsellik üzerinde Öpüşmenin cinsel arzuları tahrik etme açısındaki önemi düşünülecek olunursa, dişlerin temiz olmaması durumunda, cinsel ilişki, zevkten ziyade tiksindirici olur.
-
aysyzgije
12 years ago
- (C) GÖZLE UYARILMA:
Göz, kalbe açılan bir penceredir . Güzel saçların, güzel gözlerin, biçimli bir ağzın, göze hitab eden kuvvetli cinsî uyarıcılar olduğu inkâr edilemez. Kadın ve erkeğin birbirlerine beğendikleri yerleri seyretmekten aldıkları zevk, görme duygusunun cinsel heyecanı etkileyen faktörlerden biri olduğunu göstermektedir. Dinimiz, islâm, erkeğin eşi dışında başka kadınlara, kadının da kocası dışında başka erkeklere bakmasını, görme duygusunun cinsel tahrik unsuru olduğundan dolayısıyla fitneye yol açacağı sebebiyle yasak kılmıştır.
-
aysyzgije
12 years ago
- (D) DOKUNMA DUYGUSU:
Beş duyu organımızdan biri olan deri, dokunma duyusu organımızdır. Tecrübeler göstermiştir ki, vücut temasları, sürtünme ve tazyikleri cinsî duyguları harekete geçirebilir. Bunun sebebi de uyarılara karşı hassas olan sinir uçlarıdır. Ki cinsî heyecan kaynaklarının başında bunlar vardır.
Kadında da erkekte de dokunulduğu veya öpüldüğü zaman, cinsel arzuyu kuvvetle tahrik eden bazı vücut kısımları olduğu herkesçe malûmdur. Dokunulma, öpülme ve okşanmaya karşı hassas olan bu vücut kısımlarına şehevî bölgeler adı verilir. Yani, cinsel temas sırasında, sevişme hareketlerinde bu kısımların uyarılması, cinsel isteği büyük ölçüde harekete geçirir. Bu bakımdan da, aşk oyunu safhasında bilhassa kadının şehevî bölgelerine okşanma hareketlerinin yeter derecede uygulanması, onun orgazma hazırlanabilmesi için şarttır. Evlilikte başarılı cinsel temasların ilk şartlarından biri, eşlerin birbirlerinde şehevî bölgeleri keşfetmeleri ve okşamalarını bu noktalarda toplamalarıdır.
islâm dininde mahremi olmayan kadın ile erkeklerin birbirine dokunması, temas etmesi, el sıkması, el öpmesi asla câiz olmayıp haram kılınmıştır. Çünkü nefsi tahrik ederek şehveti kamçılayan sebeplerden biri de yabancı bir kadına dokunmaktır. Hadis-i şerîfte de geçtiği gibi bu da elin veya dokunan uzvun zinasıdır.
Hz. Muhammed bir hadis-i şerîflerinde:
«Birinizin başının demirden bir şişle dürtülmesi, nâmahrem bir kadına dokunmaktan daha hayırlıdır.» buyurmuşlardır.
Bu hadis-i şerîf, dokunmanın, temasın cinsel arzuları tahrik etmekte kuvvetli bir unsur olduğunu açıkça gösterir. Zaten dinimiz bu yüzden yabancı erkekle kadının tokalaşmasını haram kılmıştır. Hattâ kasten kadın için erkeğin, erkek için de kadın ve kızların su içtikleri bardağın dudaklarının değdiği yerinden su içmek doğru değildir. Kadınların dişlediği yerden meyveyi yemekte böyledir.
-
aysyzgije
12 years ago
- (E) ÖPMEK:
Cinsel heyecanı etkileyen faktörlerden biri de öpmektir. Sadece öpüşmek yolu ile de kadın ve erkeğin orgazma vardığı düşünülürse, öpüşmenin cinsel heyecan üzerindeki etkinliği daha iyi anlaşılır.
Peygamberimiz (S.A.V.) buyuruyor ki:
«Sizler hayvan gibi cima etmeyin. Daha önce sohbet edin, oynaşın ve öpüşün.».
Hadisi şerîfin işaret ettiği gibi, kadın ve erkeğin karşılıklı cinsel faaliyetlerde bulunmaları, cinsel ilişkinin daha kolay ve daha zevkli yapılacağı ve ruhen de birbirlerine daha bir bağlanacakları açısından evlilikte saâdeti sağlayan faktörlerden biridir.
-
aysyzgije
12 years ago
- (F) SES:
Sesin, fısıldaşmanın cinsel heyecanı etkilemedeki rolünü kimse inkâr edemez. Tatlı, etkileyeceği bir sesin insan ruhu üzerinde titreşimler yaptığı herkesçe bilinmektedir. Cinsel heyecanı tahrik edici konuşma veya seslerin, erkekten ziyade kadının cinsel hayatında önemli bir rolü vardır. Her ne kadar ilk bakışta önemli olmayan bir şey hissini uyandırsa da...
Nitekim peygamberimizin zevcelerinden Ümmü Seleme (r.a.) şöyle anlatıyor:
«Resûlullah eşi ile cinsel ilişkide bulunduğu zaman başı üzerine, kendisi ve eşi üzerine bir örtü çeker, sesini alçaltır ve altında bulunan eşine: «Sakin ol!» buyururdu.» (1)
Ümmü seleme (r. a.) eşi tabiri ile kendisini kastetmektedir.
Peygamberimiz (S.A.S) buyuruyor ki:
«Sizden biriniz zevcinize hayvanların birbirine yaklaşması gibi yaklaşmasın. Aralarında (hayvanlardan farklı olarak) bir elçi bulunsun.
Ashâb sordular ki:
- Ya Resûlullah o elçi nedir?
Resûlullah buyurdu ki:
- Aşk fısıltıları ve öpüşmedir.» (2)
(1 ) Levamiul Ukûl. c: 4, s: 627.
(2) İhya-u Ulumid'din, K. Nikâh, c: 2. s: 64.
Bütün bunlar gösteriyor ki cinsel ilişkiden önce cinsel heyecanı etkileyen fısıldanma, öpme, okşama gibi unsurların evlilikte cinsel mutluluğu sağlaması açısından gerek kadına gerekse erkeğe sünnet kılınmıştır. Ancak dinimiz sesin cinsel heyecanı tahrik etmekteki etkinliğinden dolayı, yabancı kadın ve erkeğin yumuşak, tatlı ve şehveti tahrik eder bir şekilde fısıldayarak konuşmalarını haram kılmıştır.
Yüce Allah buyuruyor ki:
«Kadınlarla yumuşak ve tatlı konuşmayınız. Kalbinde hastalık olan tama eder.» (3)
Peygamberimiz (S.A.V.) hanımlarına şöyle buyurdu:
«Erkeklerle güzel sesle konuşmayınız.»
(3) Ahzab, 32.
-
aysyzgije
12 years ago
- CİNSEL İLİŞKİDEN ÖNCE SEVİŞMEK
Karısıyla yatmak isteğini duyan bir erkek önce meşrû olan güzel söz ve hareketlerle karısını hazırlamalıdır. Sonra da kendi işini bitirir bitirmez kalkmamalı ve karısının da tatmin olmasını ve zevk duymasını sağlamalıdır. Zira kadının bedeni daha geç hislenir ancak duygu itibarıyla erkekten daha fazladır. Kocasının okşamasından bütün bedeni zevk alır. Bazı câhil erkekler vardır ki kadınların daha geç tatmin olduklarını bilmediklerinden kadınları tatmin etmez ya da tatmin edemezler. Kadın da böyle bir birleşmeden zevk duymaz. Erkek gâyet soğukkanlı ve sabırlı olmalı işi aceleye getirmemelidir.
Peygamberimiz (S.A.S) buyuruyor ki:
«Zevcenizle münâsebette bulunduğunuzda kendiniz hoşlandığınız kadar zevcenizin (cinsî) ihtiyacını da gidermeden ondan ayrılmayın.» (1)
Resûlullah, yatağına yatan erkekleri, âileleriyle şakalaşıp oynaşmadan münâsebette bulunmalarını nehyetmiştir.
(1) Feyzül-Kadir, c: 1, s: 325.
Peygamberimiz (S.A.S) buyuruyor ki;
«İnsanın, yayı ile ok atması, atına idman yaptırması ve zevcesiyle oynaşmasının dışında kalan bütün oyunlar boştur. Bunlar haktandır ve doğrudur.» (2)
Peygamberimiz (S.A.S) buyuruyor ki:
«Üç şey vardır ki bunlar, erkeğin acizliğini gösterir:
a) Sevdiği kimseyi görür, fakat adını bilemez.
b) Müslüman kardeşinin ikramını reddederse.
c) Öpmeden oynaşmadan karısıyla münâsebette bulunur da kendi işi biter bitmez, (hemen kalkar) hanımının işinin bitmesini (tatmin olmasını) beklemez.» (3)
Erkek münâsebetten evvel kadının tam anlamıyla tahrik olup zevk almasına kadar kendisini tutmalı, kadınla sevişmeli, ve onu da aldığı zevke ortak etmelidir. Böylece her iki tarafın zevkleri birbirine yakın zamanlarda hattâ aynı anda tatmin olur. Kadın kocasının kendisini sevmesine ve kendisiyle ilgilenmesine ve yakınlık göstermesine göre daha çabuk tahrik olur ve bu yakınlıktan duyduğu zevk bütün benliğini kaplar.
Erkekle kadın arasındaki sevişme ne derece uzarsa kadının duyacağı aşk ve zevk o derece güzel olur. Bunun için de sevişmenin daha çok uzamasını ister. Hele erkeğin kadının hassas yerlerini sevmesi onun tam anlamıyla doyuma ulaştırır. Koca karısının şehvetini tahrik edecek yer ve noktaları çok iyi bilmelidir.
(2) Et-Tac, c: 2. s: 309.
(3) Levamiu'l-Ukul. c: 4, s: 627 .
Nota bilmeyen birine en güzel müzik âletini verseniz onu çalabilir mi? Tabiî ki çalamaz. Kadın da öyledir. Kadın, kendini sevmeyen ve tahrik edemeyen erkeğin yakınlığından bir zevk almadığı gibi erkeğe de bir zevk veremez. Kadının kendisi tatmin etmesini bekleyen erkek bilmelidir ki, ilk tatmin etme görevi kendinindir. Bu türlü oyunlarda erkek kadına ne verebilirse onun karşılığını alır. Bu zevki anlayabilmek birleşmeye ve yakınlaşmaya bambaşka bir yenilik ve zevk verir.
-
aysyzgije
12 years ago
- CiNSi MÜNÂSEBETTE BULUNMANIN SINIRI
Erkek karısıyla istediği zaman cinsî münâsebette bulunabilir. Buna kimse bir şey diyemez. Ancak fazla boşalmaların erkeği güçsüz, halsiz kılacağı göz önüne alınırsa, en doğru olanının kuvvetli arzu duyulduğunda ilişki yapılmasıdır.
Ashâbdan Cabir b. Abdullah (r. anh) anlatıyor:
«Resûlullah (S.A.V.) bir kadın gördü. Sonra da kalktı eşlerinden Zeyneb (r. anha)'nın yanına girdi ve cinsî münâsebette bulundu. Daha sonra da ashabın yanına döndü ve şöyle öğütte bulundu:
- Kadın (erkeklere yöneldiğinde) şeytan görünümünde yönelir. Sizden biriniz bir kadın görür de onu beğenirse, eşine gelsin (ve cinsel münâsebette bulunsun) çünkü beğendiği kadında bulunanın aynısı kendi eşinde de vardır.»
Kuvvetli arzu duyulduğu zaman cinsî münâsebete teşvik buyurulması, günâha sarılmaması içindir. Bunun için, hadisde dikkat edilecek olunursa, zaman ayırımı yapılmamıştır.
-
aysyzgije
12 years ago
- CiNSÎ MÜNÂSEBETiN ŞEKLi NASILDIR?
Erkeğin karısıyla olan münasebetinde arkadan olmamak şartıyla her türlü münâsebet şekline müsaade edilmiştir. Ancak bunların da üstünlük yönünden önde gelen şekilleri vardır ki, en önemlisi yüz yüze gelmek şeklinde olan münâsebet şeklidir. Bu şekiller sayıya vurulacak olsa ondan daha fazladır. Allah Kur'an'da şöyle buyuruyor:
«Kadınlarınız çocuk yetiştiren ekin tarlanızdır. O halde tohum ekilen tarlanıza (ön tarafa) nasıl isterseniz öyle varın. Kendiniz için ileriye hazırlık yapın, önceden iyi ameller gönderin, Allah'dan korkun ve muhakkak onun huzuruna varacağınızı bilin. Takva sahibi müminlere cenneti müjdele.»
(Bakara sûresi, âyet : 223)
Evet:
- Kadınlar sizin tarlanızdır. Siz onlara insan ve müslüman tohumları ekip ürün alacak ve soyunuzu devâm ettireceksiniz, öyle ise tarla mânâsını unutmamak şartıyla oraya istediğiniz taraftan yaklaşabilirsiniz. Sonrasını düşünün, dikkatli olun. Sadece şehevî istekleri tatminle yetinmeyip geleceğiniz için güzel ameller işleyin ve Allah'tan korkun. Muhakkak siz Allah'a kavuşacaksınız. İşte Allah'a kavuşacağınız zaman için sizi rezil, rüsva etmeyecek, bilâkis sevindirecek ameller işleyin.
Âyette kadınla cima etmenin değişik şekillerde olabileceği (sağdan, soldan, önden, yatarken, otururken) ve bunların meşrû olduğu bildiriliyor. Birleşmeye başlarken besmele tabiriyle Bismillahi azim, Allahu Ekber, demeli, kıbleye dönük olarak münâsebette bulunmamalıdır ve cinsî münâsebete başlarken Resûlullah'ın şu hadisteki duasını okumalıdır:
«Allah'ım şeytanı benden uzaklaştır. Şeytanı bize ihsan edeceğin çocuktan da uzak tut.»
Resûlullah sözlerine devâmla buyuruyor ki:
«Karı ve kocanın bu münâsebetinden bir çocuk olursa şeytan o çocuğa hiç bir şekilde yaklaşamaz ve zarar veremez.»
Meni inzal olacağı sırada da kalbinden «insanı sudan onu soy ve akraba sahibi kılan Allah'a hamdolsun» demelidir. İnzal vaki olduğu zamanda işi aceleye getirmemeli ve kadının inzalinin de vuku bulması için beklemelidir.
Münasebet anında erkeğin zevcesinin avret yerine bakması her ne kadar helâl ve câiz ise de bakılmaması daha uygundur. Zira avret mahalline fazlaca bakıldığı zaman unutkanlık hâsıl olacağı bildirilmiştir.
Sevgili Peygamberimiz (S.A.V.) , şartlarına uygun olarak yapılan bu cinsî münâsebetten sahibine sadaka ecri verileceğini beyan buyurur:
«Sizden birinizin hanımıyla münâsebette bulunmasında sadaka sevabı vardır.»
Ashâb sordular ki:
- Ya Resûlullah, birimizin şehvetini tatmin etmesinde de ecir mi vardır?
Resûlullah da cevaben şöyle buyurdu:
- Şehvetini haramdan tatmin eden bir kimse günâh kazanmayacak mıydı? Aynı şekilde şehvetini helâl yoldan temin edince mükâfata nail olur.»
-
aysyzgije
12 years ago
- ÇIPLAK OLARAK MÜNÂSEBETTE BULUNMAMALIDIR
Kadın ve erkeğin cinsî münâsebet anında baştan sona çıplak olmaları doğru olmaz. Gerçi birbirinden utanmaları gerekmiyorsa ve birbirlerinin avrat yerlerine bakabilirlerse de Allah’tan ve meleklerden hayâ etmelidirler.
Peygamberimiz (S.A.S) buyuruyor ki:
«Sizden biriniz âilesiyle münâsebette bulunacağı zaman, tesettüre uysun ve hayvanlar gibi çırılçıplak soyunmasın.» (1)
«(Anadan uryan) soyunmaktan sakının. Çünkü sizinle her an için beraber olan (hafaza ve rahmet) melekleri vardır. Onlar sahibinden tuvâlette kaza-i hacet yaparken ve bir de erkekle kadın cinsî münâsebette bulunurken ayrılırlar. Onlardan utanın ve tesettüre riâyet ederek onlara ikramda bulunun».
«Avret yerimi iç elbisemden gizleyecek bir yol bulsaydım ondan da gizlerdim.»
(1) Müntahab-ü Kenzül Ummal, c: 6, s: 415.
Hz. Aişe (r.anhüma) anlatıyor:
«Ben, Resûlullah'ın avret mahallini bir kez olsun görmedim.» (2)
Hadislerden anlaşılacağı gibi, çıplak olarak münâsebette bulunmaya bir yasaklama getirilmemiştir. Fakat gerek erkek olsun gerek kadın olsun cinsî münâsebet anında tesettüre riâyet ederek Resûlullah'ı ve onun kerem sahibi zevcesi Hz. Aişe'yi diğer hususlarda olduğu gibi bu hususta da örnek kabul ederek edeb ve hayanın örneklerini vermelidir.
(2) İbn-i Mace. K. Nikâh, Hn: 1922.
-
aysyzgije
12 years ago
- CiNSÎ MÜNÂSEBETTEN SONRA iDRAR YAPMAK VEYA BiRAZ UYUMAK
Kadın ve erkek münâsebette bulunduktan ve bu işi tamamladıktan sonra erkek dışarı çıkmalıdır. Bu mesanede kalan meninin dışarı çıkmasını ve temizlenmesini sağlar. Temizlik yapılmazsa mikrop kapıp bulaşıcı hastalıklara yol açabilir. Eğer idrar yapmazsa hiç olmazsa kısa bir müddet sağ tarafına yatmalıdır. Mesanede kalan meni bu yolla da dışarıya çıkabilir. Kadın veya erkek münâsebetten sonra, yıkanmayı sabah namazını geçirmemek üzere sonraya bırakabilirlerse de yıkanmaları kendileriyle beraber olan meleklere ikram bakımından daha efdaldir. Bir inci birleşmeden sonra eğer ikinci defa birleşmek isterlerse bu durumda ya gusletmeli ya abdest almalı yahut ta tenasül organlarını yıkamalıdır.
Resûlûlullah cünüp halde uyumak istediği zaman yatmadan evvel namaz abdesti gibi abdest alırdı.
Hz. Ömer, Resûlullah'a sordu ki:
- Cünüp halde uyuyabilir miyiz?
Resûlullah buyurdu ki:
- Evet, abdest alırsın, sonra da yıkanacağın vakte kadar uyursun.»
Abdullah İbni Ebi-Kays anlatıyor ki:
«Hz. Aişe'ye Resûlullah'ın vitir namazından (nasıl kıldığından) sordum. Hadisi anlattı. Ben de cünüp halde iken nasıl yapıyordu? Yıkandıktan sonra mı yıkanmadan mı uyuyordu? diye sordum.
Hz. Aişe dedi ki:
- Bunların hepsini yapardı. Bazen yıkandıktan sonra bazen de abdest aldıktan sonra uyurdu.
Bende (İbni Ömer) dedim ki: «her işte bir genişlik veren Allah'a hamdolsun.»
Peygamberimiz (S.A.S) buyuruyor ki:
«Sizden biriniz âilesiyle münâsebette bulunduğu zaman, yeniden tekrar etmek isterse arada abdest alsın.» (1)
Hz. Ebû Bekir hadisinde «ikisi arasında bir abdest almak vardır. Sonra tekrar edebilir» dedi.
Hamamda idrar yapılabilir mi?
Kadın olsun erkek olsun, cinsî münâsebetten sonra tuvâlete giderek su dökmeli ve gusulhanede yani hamamda su dökmemelidir.
Peygamberimiz (S.A.S) buyuruyor ki:
«Sizden biriniz yıkandığı veya abdest aldığı yerde su dökmesin. Çünkü umumî vesvese de ondan olur.» (2)
(1) Camiu's-Sağir . c: 1. s: 15.
(2) İslâma göre Evlilik Mahremiyetleri ve Âile Ansk. c: 3. s.
Mecburiyet olmadıkça helâda gusul abdesti almakta aynı şekildedir.
Peygamberimiz (S.A.S) buyuruyor ki:
«Geceleyin gusleden kimse avret yerini açmaktan sakınsın. Eğer böyle yapmaz da delirecek olursa kendinden başka bir suçlu aramasın. Guslettiği yere idrarını yapan kimseye de vesveseler gelirse kendinden başkasını ayıplamasın.»
-
aysyzgije
12 years ago
- MÜNÂSEBETTEN SONRA YIKANMANIN SAĞLADIĞI YARARLARI
Bilindiği gibi cinsel ilişki, başta cinsel organlar olmak üzere bütün vücudu etkileyen birişlemdir. Bu işlem yapılırken cinsel heyecanın doğurduğu bazı hadiseler olmaktadır. Solunum ve nabzın artması, göz bebeklerin büyümesi, kan dolaşımının hızlanması ve orgazma varırken de adalelerin kasılması gibi bütün vücudu etkileyen hadiseler olmuştur. Vücudun eski düzenine kavuşması da, yıkanmakla olur. Suyun her bir gözene ulaşması, böylece dolaşım ve deri altı savunma sisteminin takviye edilmesi, vücuda canlılık, zindelik kazandırır.
İşte bu yüzden yüce Allah Kur'an'da:
«Cünup olursanız güzelce temizlenin» (Maide sûresi, âyet: 6) buyurmuştur.
Görüldüğü gibi âyette temizlenmenin ve bütün vücudun yıkanması için hususi emir vardır.
Peygamberimiz (S.A.S) buyuruyor ki:
«Gusül abdesti alırken bedeninizdeki bütün tüy diplerini ıslatın çünkü bedeninizin her parçasında cünüplük vardır.» (*)
(*) İslâma göre Evl. Mahr. ve Âile Ansk. c: 3, s:
Bu hadis bütün bedenin kuru yer kalmamak şartıyla yıkanması gerektiğini ve bunun vacib olduğunu bildiriyor.
-
aysyzgije
12 years ago
- GUSLÜN FARZLARI:
1 - Ağza su alıp boğaza kadar çalkalamak.
2 - Burnuna su çekmek ve yıkamak.
3 - Bütün bedeni kuru yer kalmamak şartıyla yıkamak.
Adabına uygun bir gusul şöyle alınır:
1 - Gusletmeye euzu besmele çekmeli ve «pislikten, pis olmaktan, kovulan şeytanın şerrinden, Allah'a sığınırım» duasını okumalıdır. Duayı okuduktan sonra hamama sol ayakla girilip gusle niyet edilir. Bu her ne kadar şart değilse de sevabın kazanılmasına vesiledir.
2 - Guslederken önce elleri, oyluk yerlerini yıkayıp bedende kalması muhtemel meni vesaireyi temizlemek.
3 - Gusletmeden önce abdest almak eğer bir kab içinde yıkanılıyorsa ayakların yıkanması sonraya bırakılır.
4 - Abdest aldıktan sonra üç defa başa üç defa sağ tarafa su dökmek ve mümkün mertebe bedenin her tarafını ovmak.
5 - Guslederken haddinden fazla su harcamaktan, ve haddinden fazla suyu kısmaktan kaçınmak.
6 - Guslederken dâimâ sağdan başlamak.
7 - Kimsenin görmeyeceği bir yerde yıkanmak.
Erkekler veya kadınlar gittikleri hamamlarda tenha bir yer bulamazlarsa peştemal ile iyice örtünmeli, avret yerlerini göstermemelidir. Yıkanırken ön ve arkasını kıbleye dönmemelidir. Peştemal ile yıkanıldığı zamanlarda kıbleye dönebilir.
Peygamberimiz (S.A.S) buyuruyor ki:
«Allah'a ve âhiret gününe inanan kimse örtünmeden peştemalsız hamama girmesin.»(*)
(*) İslâma göre Evl. Mahr. ve Âile Ansk. c:3.s.
Kadınlar ve erkekler kendi cinsleri arasında yıkanırken avret yerlerini örtecek bir şey bulamazlarsa teyemmümle namazlarını kılar ve guslü sonraya bırakır lar.
8 - Tenha bir yerde yıkansa bile avret mahallini yine de örtmek.
9 - Hamamın sıcaklığını görünce ondan cehennem ateşinin sıcaklığını aklına getirmelidir.
10 - Koltuk altı ve diğer gizli yerlerdeki tüyleri temizlemek işinin hamamda yapılmaması daha uygundur.
11 - Guslederken konuşmamak.
12 - Guslettikten sonra çabucak giyinmek.
13 - Gusülden sonra kurulanmak.
14 - Hamamdan çıktıktan sonra ayakları soğuk su ile yıkamak.
Peygamberimiz (S.A.S) buyuruyor ki:
«Hamamdan çıktıktan sonra ayaklar soğuk su ile yıkanırsa, kişi baş ağrısından korunmuş olur.» (1)
16 - Bir kimse herhangi bir akar suya veya havuza dalsa ya da yağmur altında bulunsa da ıslansa ağzına ve burnuna su vermiş olsa guslün farzlarını edâ etmiş olur. Bu durumda azalarını kıpırdatsa ve ovsa sünnete uymuş olur.
17 - Kadınların aşağıya doğru sarkan sık saçlarının aralarına suyun geçmesi şart değildir. Ancak tüy diplerinin iyice ıslanmış olması gerekir. Küpe yüzük gibi ziynetler suyun deri ile temasını engellediklerine kanaat olursa oynatmak ve altlarını ıslatmak gerekir.
Ümmü Seleme (r.a.) anlatıyor:
Resûlullah'a sordum:
«Ey Allah'ın Resûlü!.. Ben saç örgülerine itina edip iyice örgüleyen bir kadınım. Cünüplükten yıkanırken bu saç örgümü çözeyim mi?»
Resûlullah (S.A.V. ) şöyle cevab buyurdu:
«Saç diplerine üç avuç su akıtman yeterlidir. Sonra da üzerine su dökünür, yıkarsın. Böylece temizlenmiş olursun.»
Abdestin adaplarının aynısı guslün adaplarında da vardır. Ancak gusül alınırken kıbleye dönülmez. Abdestin mekruhları aynen gusül için de mekruhtur.
(1) İslâma göre Evlilik Mahr. ve Âile Ansk. c: 3.
(2) İbn-i Mace, Hn: 621 (K. Tahâreti)
Gusleden kimse mecbur kalmadıkça idrarını yaptığı veya büyük abdest bozduğu yerde gusletmemelidir. Çünkü bu mekruhtur. Peygamberimiz (S.A.V.):
«Geceleyin gusleden kimse avret yerini açmaktan sakınsın. Eğer böyle yapmaz da delirecek olursa kendinden başka bir suçlu aramasın. Guslettiği yere idrarını yapan kimseye de vesveseler gelirse kendinden başkasını ayıplamasın.» buyurmuşlardır. Hamamlarda normalinden fazla eğlenmemeli işini bitirir bitirmez giyinip çıkmalıdır.
-
aysyzgije
12 years ago
- ÜZERİNE GUSÜL ETMELERİ FARZ OLANLARA HARAM OLAN ŞEYLER
1 - Namaz, kılmak. Bir âyet de olsa Kur'an okumak, Kur'an eğer dua ve sena maksadıyla okunursa câiz olur. Gusletmesi gereken kimse dua niyetiyle Fatihayı okuyabilir. Yine gusletmeleri gereken kadın ve erkek çocuklarına kelime kelime Kur'an öğretmesi câizdir. Kelime-i Şehâdet okunabilir. Tesbih ve tekbir alınabilir.
2 - Kur'an'a el sürmek, hattâ bir âyet bile olsa tutmak haramdır. Fakat Kur'an'a yapışık olmayan kılıfla yahut da bir sandık veya torba ile Kur'an'ı taşımak câizdir.
3 - Kâbe'yi tavaf etmek, mecburiyet olmadan bir camiye girmek veya içinden geçmek. Eğer mecburiyet varsa bu durumda zaruret haramı ortadan kaldırır. Meselâ evinin kapısı mescide açılan kimsenin başka taraftan kapı açması mümkün olmazsa bu durumda geçebilir.
Mescidde uyuyan kimse ihtilâm olursa dışarıya çıkmadan teyemmüm alır. Dışarı çıkmaktan korkarsa teyemmüm alır ve oturur. Ancak bu teyemmümle bir şey okuyamaz ve namaz kılamaz.
4 - Âyet yazılı bir levhayı veya bir parayı yolda tutmak haramdır.
-
aysyzgije
12 years ago
- ÜZERiNE GUSÜL ETMELERİ FARZ OLANLARA MEKRUH OLAN ŞEYLER
1 - Kur'an'ın dışında bir dini kitab eline alıp okumak.
2 - Ellerini ve ağzını yıkamadan bir şey yemek.
3 - Elde tutulmayan bir sahifeye Kur'an'ı yazmak.
-
aysyzgije
12 years ago
- CiNSÎ MÜNÂSEBET NE ZAMAN YAPILMALIDIR?
Erkek istediği an eşiyle münâsebette bulunabilir. Fakat erkek, evlilikte hayatın ve arzuların ortak olduğunu bilmeli ve kadının isteklerine cevap vermesi gerektiğini akıldan çıkarmamalıdır.
İnsan her zaman için bir olmaz bazen neşeli bazen kederli olabilir. Erkek dâimâ bu hususları göz önünde bulundurmalıdır. Kadının neşeli ve arzulu olduğu zamanlar ona sırt çevirip kendi isteği uyandığı ve kadının kederli olduğu zamanlarda kendini tatmin etmeye çalışması doğru olmaz. Bu kadına âdeta yük gibi gelir ve nihâyet bu hal gitgide geçimsizliğe yol açar. Evlilikte mutlu bir hayat yaşamak isteyen bir genç karısının istek ve arzularını tatmin etmeyi ihmal etmemelidir. Karısıyla olan her münasebetinde ona sıcak ilgi göstermeli ve âdeta yeni evlendiği günleri hatırlamalıdır. Kadını bedenen hazırlamadan münasebete kalkmamalıdır.
Uzun senelerin nikâhlısı da olsalar kadın ve erkeğin her münâsebetlerinde ayrı bir hava olmalı ve birbirlerini içten sevmelidir. Kadının şehveti baştan kalb ve ruh ile tahrik olur. Sevmesini bilen koca kadını sadece bedeniyle sevmez. Onu ruhuyla da sever ve onu zevkinin doruğuna çıkarır. Diliyle severek onun ruhuna ve kalbine hitab eder.
Erkek bu şekilde hareket ederse isteksiz olan zevcesini bile istekli hale getirir. Böylece münâsebet anında karşısında sıcak ve hareketli bir karşılık görebilir, çünkü öyle kadınlar vardır ki, aşkları küllenmiştir. Ancak bu şekildeki hareket ve davranışlar onların aşkını alevlendirir.
-
aysyzgije
12 years ago
- FAZLA CiNSÎ MÜNÂSEBETTE BULUNMANIN ZARARLARI
Cinsî münasebet zamanında ve belirli aralıklarla yapılırsa kadın ve erkeğin bünyelerinin ihtiyacını gidereceğinden faydalı olur. Eğer bu aşırıya giderse ve münâsebetler devâmlı olursa bu bazı kadınları yoracağından cinsî isteksizliğe ve bezginliğe yol açar. Kadın, bir de, zayıf bünyeli ise bir de küçük yaşta evlendirilmişse bu durum onun için âdeta yıkım olur. Kendinde isteksizlik ve yorgunluk hisseden kadın ilerde âile geçimsizliğine sebep olacak davranışlar içine girer. Gençlik devresindeki çok münâsebetler hemen etkisini göstermese de yaş ilerledikçe bedendeki tahribatı yavaş yavaş açığa çıkar. Bünye çabukça zayıf düşer. Fazla cinsî münâsebette bulunmanın bedensel zararlarını özetle şöyle sıralayabiliriz:
1 - ister uykuda, ister ayık halde isterse cinsî münasebet şeklinde olsun aşırı gidilince bedeni yaralar. Özellikle bedeni uzuvlar gelişmeden kendini buna kaptırmak bedenin gelişmesini temin eden hayatî maddeleri yok eder. Böylece gelişmeyen vücut çabukça çöker.
2 - Küçük yaşta aşka başlayan kadının tenasül uzvu tabii olarak gelişemeyeceğinden çoğu zaman kısır kalır. Aşkın zevkini tam alamaz. Bu durumda olan kadınlarda doğum, lohusalık gibi hadiseler olumsuz etkiler yapar.
3 - Yaşlıların normalinden fazla kendilerini zorlamaları da tehlikelidir. Çünkü yaşlılarda çoğu zaman sertleşen damarların yırtılması kolay olur. Bu hâl inmelere ve ani ölümlere yol açabilir.
4 - Münâsebet anında tenasül yollarından akan, meni ile bedenin en önemli yapı ve kuvvet unsurları olan kireç, fosfor, albüminler, bedene enerjisini veren çok kıymetli enerjilerini kaybederler.
5 - Cinsî münâsebette aşırı gitmek, birçok tenasül yolu rahatsızlıklarına yolaçabileceği gibi prostat şişmesine de sebep olabilir. Ayrıca birlik uzvunun katılaşmamasına (iktidarsızlık, bel gevşekliği) ve bazen de kısırlığa sebep olur. Birlik uzvu pörsüyeceği gibi yakınlık anındaki sertleşme kabiliyeti azalır. Bu hal onun ruhen dengesini bozar. Erkek kendini böyle yorunca çoğu zaman daha bu işe başlarken boşalır ve daha birleşmeden meydana gelen bu hal erkek ile kadının arzularını söndürür ki, bu da âilede geçimsizliklere sebep olur. Erkek başarısız kalmaktan, kadın da kendinin tatmin edilmemesinden elem duyar.
6 - Aşırı münâsebette bulunmakla tenasül bezleri bozulur. Şehvete gelen erkek bir defada yaklaşık olarak iki yüz milyon kadar tohum atar ki, bu eksiklik on saatlik bir dinlenme veya uzun bir uykudan sonra ancak aynı kuvveti bulabilir. Birleşmeler haftada iki kez olunca tohumlar düzenli olarak işler. Ancak sık sık yapılınca tohumlar gelişmeye vakit bulamazlar bu da tohumların giderek azalmasına sebep olur. Nihâyet artık erlik suyu yerine suya benzer bir su gelir.
7 - Tenasül uzuvlarının bezeleri erkeğe enerji, kudret, gençlik, güzellik veren hormonları da işler, kana verir. Cinsî oyunlara fazla düşmek bu bezleri yormakla, dolayısıyla hormonlar azalır. Bunun sonucu olarak da yüz çabucak kırışır, saçlar beyazlar, beden dinçliğini yitirir ve erkek çabuk ihtiyarlar.
8 - Tenasül bezlerinin zayıf kalması çoğu zaman kısırlığa sebep olur.
9 - Kanser hastalığına sebep olabilir. Hormonlar badenin enerjisini korumakla aynı zamanda bedeni kansere karşı da korumuş olur. Onlar azalınca o uğursuz hastalık da uyanır.
Görüldüğü gibi cinsî münâsebeti aşırı düşkünlük erkeği ezer maddî ve mânevî yönden birçok acılara sürükler.
Yukarıda da zikredildiği gibi bu hal bilhassa gençlerin bedeni üzerinde çok olumsuz etkiler yapar. Onlar heyecanlı olduklarından başlarına gelecek belâyı ve acıları bilmez ve hesap etmezler. Başına geldikten sonra anlar fakat o zaman da bir kıymeti olmaz. Nefislerinin ve şeytanın kölesi durumuna gelen birçok gençler vardır ki. Şehvetlerini elleriyle tatmine çalışırlar. Bu onların kütü yola düşmelerine, çeşitli hastalıklara yakalanmalarına, sağlıklarını kaybetmelerine ve eş ve arkadaşlarına da aynı hastalığı bulaştırmalarına sebep olur.
Dışarı çıkan bir meni parçacı insanın ömrünün bir parçasıdır. Bu düşkünlük ne derece çok olursa bedenin yıpranması da o kadar çabuk olur. Bu bedendeki kaybın telâfisi mümkün değildir. Bedenin sıhhati gider, dizlerinin dermanı kesilir. Benzi solar, zayıf düşer, karısız kalır, asabi olur. Ayrıca histeri, nevrestani ve delilik bile yapabilir. Hele bünyesi zayıf, narin olanlarda bu tür rahatsızlıklar daha çabuk kendini hissettirir. Kalpler hasta, ciğerler yorgun, verem başucundadır. Böyle kimselerin aşka düşkün olmaları bir çeşit intiharları demektir.
Bütün bunlar göz önünde bulundurulup ne ifrata ne de tefrite kaçılmadan her şeyle olduğu gibi cinsî münâsebette de itidâli bulmak en iyisidir. Bu da tıbbın da kabul ettiği gibi haftada iki gündür. Haftada iki gün birleşmek ne kadına ne de erkeğe zarar vermez. Buna rağmen cinsel kudret ve imkânlarının yerinde olduğunu, bu sayıyı aşabileceklerini söyleyenlere sözümüz olamaz. Yeter ki aşırıya kaçılmasın.
-
aysyzgije
12 years ago
- CiNSÎ MÜNÂSEBETTEN GAYE
Evlilik bahsinde anlattığımız gibi, cinsî münâsebet şehveti iki faydayı sağlama açısından insana verilmiştir.
1. FAYDA: Neslin devâmıdır.
2. FAYDA: Cinsî münasebetin zevkine varmakla, âhiretteki daha büyük zevki hatırlamak ve ona hazırlanmak. Cinsî münâsebetin zevki kısa bir süre değil de devâmlı olsaydı, bütün zevklerin en kuvvetlisi olurdu. Âhirette ise bu zevk devâmlıdır. Herhangi bir şeye teşvik veya herhangi bir şeyden korku insanı saâdete ulaştırır. Bu da daha önce zevkine ermek veya acısını tatmakla olur. Zevki bilinmeyen şeye fazla rağbet edilmez.
Cinsî münâsebet şehvetinin bu iki faydası vardır. Ancak bu faydaların yanında insanı felakete sürükleyen zararları da vardır, insan bu şehvetine meşrû daire içinde hâkim olup onu normal durumda tutmazsa hem dünyada hem de âhirette perişan olur.
«Ey Rabbim güç getiremeyeceğimiz şeyleri bize yükleme» âyeti celîlesinin yorumunda, güç yetiremeyeceğimiz şeyin aşırı şehvet olduğunu söylemişlerdir.
Peygamberimiz (S.A.V.) buyuruyor ki:
«Allah'ım, gözümün, kulağımın, edep yerimin ve meninim şerrinden sana sığınırım.»(*)
Bir büyüğümüze göre şeytan kadına şöyle der:
«Benim kuvvetimin yarısı senden meydana gelmiştir. Sen tam hedefe varan ok gibisin. Benim mahrem yerim ve ihtiyaç anında elçim sensin.» Şeytanın ordusunun yarısı öfke ve kin, diğer yansı da şehvettir. Şehvetlerin en büyüğü kadın şehvetidir. Bu şehvetin aşırı tarafı aklı yener, insanın tüm düşünce ve yakınlığını kadınlara sarf ettirir. Bu derecede şehvetinin esiri olanlar âhiret yolunu kaybeder, dinlerini unuturlar. Bu gibi kimseler için evlilik kutsallığını yitirir. Artık fahişeler peşinde koşmaktan başka bir şey düşünmezler. Bu aşırı şehvet bazılarını çok kötü iki yola sevk eder:
1 - Fazla münâsebette bulunabilmek için şehveti artırıcı şeyler kullanmak. Çok yemek yemek için iştah ve sindirme ilâçları kullanmak gibi. Fazla yemek ve münâsebet şehveti, hastalıktır.
Garip bir hadiste rivâyet edildiğine göre, Peygamberimiz (S.A.V.) buyurmuş ki:
«Cebrâil'e münasebet zafiyetimden şikâyet ettim. O da bana Herise (keşkek) yememi tavsiye etti.»
Bana göre şehevî arzusu için değil, dokuz eşinin hakkını ödemek için bu kuvvet talebinde bulunmuştur.
(*) S. Tirmîzi, K. De'âvat. An: 3487.
Peygamber (S.A.V. ) efendimizin dokuz eşi vardı. Bunların hakkını ödemek kendisine borç idi. Onları boşasaydı başkalarıyla evlenmeleri yasak ve haramdı. Zira onlar mü'minlerin anneleri idiler.
2 - Aşırı şehvetin bir zararı da insanı aşk sapıklıklarına sürüklemesidir. Çünkü âşık maşukundan başka bir şey düşünmez. Allah'ı unutur. Ona tapar. Oysa her şey Allah için olmalıdır. Allah'ı unutturan, Allah'dan fazla sevilen her şey puttur. Bu da kişiyi şirke götürür.
-
aysyzgije
12 years ago
- EVLiLiK HALLERi ANLATILMAMALI
Kadın olsun, erkek olsun yatak hallerini ve âilenin sırlarını saklamasını bilmeli ve başkalarına asla yaymamalıdır.
Peygamberimiz (S.A.S) buyuruyor ki:
«Kıyamet gününde Allah indinde mevki itibarıyla insanların en kötülerinden biri, karısının kendisi ile kendisinin karısı ile olan münâsebetini sağa sola yayan kimsedir.»(1)
Kadın-erkek her mümin bu çeşit bir ahlâksızlığı işlemekten sakınmalıdır ve sakınmaları da gereklidir. Hayâller ve tasavvurların insanın duyguları üzerinde büyük etkileri vardır. Başkalarından duyulan bu çeşit cinsî hususlarda insanın hislerine etki eder. Bunun içindir ki, dinimiz evlilik hallerinin başkaları tarafından bilinmesini ve yayılmasını yasaklamıştır.
(1) İbn-i Mace. Hn: 1936; Müslim, c: 2. s: 1061 .
aysyzgije 12 years ago- CiNSEL iLiŞKiDE BULUNMAK HAKKI
Evlilikt e saâdet ve huzurun en önemli faktörlerinden biri gerek erkeğin gerekse
kadının cinsî yönden birbirlerini tatmin etmeleridir.
iyice araştırılacak olursa, karı koca arasındaki huzursuzlukların çoğunda kadın-erkek arasındaki cinsî münâsebet konusundaki anlaşmazlık vardır. Çoğu zaman meydana çıkmasa bile huzursuzluğun sebebi budur. Huzursuzluğun bu sebeple olduğunu çok zaman karı-koca dahi bilemez. Bunu da bazı sebeplerle izah etmek mümkündür. Meselâ bazı erkekler yaradılış bakımından aşırı arzulu kadınlar ise isteksiz olur, bazen de kadınlar aşırı istekli olduğu halde erkekler isteksiz olur. Bu durumda, cinsî münâsebette bir uyum sağlanamayacağından kar ı-koca arasında huzur suzluklar başlar.
Bazen de erkek olsun, kadın olsun dünyaya ait işlerde haddinden fazla yorulduklarından eşlerinin bu husustaki hakkına riâyet edemezler. Bu şöyle olur: Bedeni yorgun olan taraf dinlenmeye çekilince bedeni zinde ve dinç olanın istek ve arzulu olduğunu duymaz. Duysa da neşe ile bu işe girişmez. Çoğu zaman bu görevden kaçtıkları da vakidir. istekli olan taraf ise eşinin böyle kaçamaklı davranmasından sıkılır ve isteğini açığa vuramaz, veya eşine karşı zor kullanmak zorunda kalır. Cinsî bakımdan tatmin olmayan erkek veya kadında bir üzüntü belirir ki, bu zamanla artar ve nihâyet âilede kavgalar başlar. Sıkıntı ve buhranların çocuğunun sebebinde bu durumun olduğu müşahede edilmiştir. Kendi evinde karısı tarafından tatmin edilmeyen çoğu erkekler öfkelerini başkalarından alırlar.
islâm, kadın ve erkeğin meşrû cinsel yaşamlarına, cinsel münâsebetin gayesini, helâl
ve haram yollarını bildirerek bir yön getirmiştir. Biz gerek dinî gerekse ilmi izahlarla bu hususda sizi aydınlatmaya çalışacağız.